Yaz

Azerbaycan Bakü Gezilecek Yerler

calendar_today Ara 11, 2019

Azerbaycan Bakü Gezilecek Yerler

Dünya üzerindeki her ülkenin olduğu gibi Azerbaycan’ın da bir merkezi, bir kalbi vardır. Bu görevleri üstlenen şehir ise ülkenin hem başkenti hem de akla gelebilecek her konuda merkezi olmuş Bakü’dür. Bakü, Azerbaycan’ın bağımsızlığını elde etmesiyle beraber özellikle son yirmi yılda bambaşka bir kimliğe bürünmüş ve sınırlarını genişletmiştir. En başta Azerbaycan’a başkentlik yaparak başladığı süreç daha sonra Kafkas coğrafyasının en önemli metropollerine dönüşmesi ile devam etmektedir. Bakü gezisi yapacak kişiler Azerbaycan'ın tarihini bilirse gezilecek yerlere de anlam yüklemiş olacaktır.

Devlet eliyle yapılan yatırımlar, jeopolitik ve stratejik konumunun getirdiği artılar ve aldığı göçlerle çalışan nüfusun oldukça yüksek seviyelere gelmesi gibi sebepler şehrin bu yükselişine destek olmuştur. En sonunda ise tarihi yapılarının ve muhteşem kültürünün üzerine inşa edilmiş modern zamanların en güzel şehirlerinden bir tanesi ortaya çıkmıştır. Bakü’nün gezginlerin ve turistlerin dikkatini çekmeye başlaması ise yakın zamanlarda ortaya çıkan bir olgudur. Alışılagelmiş şehirlerin dışında Dünya’nın doğusunu da keşfetmek isteyen gezginler yavaş yavaş Azerbaycan’ı ve Bakü’yü gezi rotalarına eklemeye başlamıştır. En başta az sayıda gezginle başlayan bu süreç günümüzde ise Bakü’nün, Asya’nın en çok turist çeken noktalarından bir tanesine dönüşmesiyle devam etmiştir. Kadim medeniyetler ve geçmişleri oldukça uzun yıllara dayanan uygarlıklar Asya’nın hemen hemen her yerinde konumlanmıştır. Bu nedenle diğer şehirlere oranla Bakü’nün bu turistik yükselişi oldukça zor olmuş, ancak en sonunda başarmıştır. Sovyetler Birliği’nin Azerbaycan’ı kontrol ettiği yıllarda çok geniş bir coğrafyaya da aynı anda hakim olması nedeniyle gerekli yatırımları alamamış ve Dünya’da turizm patlamasının yaşandığı yıllarda özellikle Batı bölgesinde yer alan şehirlerin oldukça gerisinde kalmıştır. Bu sebeple Bakü’nün turizm konusundaki gelişmeleri doğru analiz edilip, gelişme konusunda iddialı olan şehirlere rehberlik edecek biçimde kullanılmalıdır. Azerbaycan yüzyıllar sonra bağımsızlığını ilan etmesiyle beraber hiç tereddüt etmeden Bakü’yü ülkenin merkezi olarak belirlemiştir. En başta ekonomik ve ticari hamleler yapılmaya başlanmış, bu hamlelerin odak noktasına ise Bakü alınmıştır. Bakü’nün bu konuda belirleyici kent olarak seçilmesinin sebebi ise jeopolitik ve stratejik olarak bulunduğu nokta oldukça etkin olmuştur. Dünya’nın en büyük göllerinden bir tanesi olması nedeniyle bir deniz olarak anılan Hazar Denizi, Kafkas bölgesine yer alan ülkeler için uzunca yıllar boyunca yaşamın kaynağı olmuştur. Bakü, tam olarak bu yaşam kaynağının kıyısında doğmuş ve büyümüştür. İşte bu konum şehrin gelişmesinde oldukça etkili olmuştur. Çünkü insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu kaynakların hemen hemen hepsine sahiptir. Tarih boyunca öne çıkmış ve adından söz ettirmiş bütün şehirler için aynı durum söz konusudur. Su kaynaklarının yanında yer alan ve verimlilik seviyesi yüksek olan Bakü ve benzeri şehirlerin büyüme hızlarının önünde durmak mümkün değildir. Bakü bütün bu avantajlarını ancak 1990’lı yıllarda kullanabilmeye başlamıştır. Çünkü ancak bu tarihlerde ilk defa şehrin gelişmesini destekleyen, bağımsız bir devlet ortaya çıkabilmiştir. Görüldüğü gibi çok geç de olsa konumunun avantajlarını mutlaka kullanmaktadır bu tarz kadim şehirler. Tabi ki Bakü’nün gelişiminin geç kalmış olması, daha önceki yıllarda kasaba formatında küçücük bir şehir olduğu anlamını taşımamalıdır. Bakü, tarihte de büyük şehirler arasında yer almıştır pek tabi, sadece hak ettiği konuma gelmesi zaman almıştır. En sonunda ise uzunca yıllar süren bekleyiş sona ermiş ve Bakü günümüzdeki muazzam haline dönüşmüştür. Tabi ki şehirler için büyüme ve gelişme adımları hiçbir zaman son bulmaz. Kademeli olarak devam eden bu büyüme adımları Bakü için de hala aşılması gerekmektedir. Ancak kente daha önce gidenler de bize katılacak ve gidecek olan gezginler de görecektir ki Bakü, bu adımları tek tek geçecek ve önümüzdeki yıllarda tam donanımlı bir turizm şehri olarak adından söz ettirecektir. Bakü’nün en çok dikkat çeken yönü ise üzerine kurulmuş olduğu ve içerisinde kemikleştirdiği kültürdür. Tarih boyunca onlarca uygarlığı ev sahipliği yapmış ve mutlaka her birinden bir parça bünyesine almıştır. Bu nedenle Asya’nın gördüğü en kozmopolit kültüre sahip şehirlerden bir tanesi olarak boy göstermeye başlamıştır. İran, Rusya, Gürcistan gibi tarih çağlarının başından bu yana Dünya’da olan medeniyetler kısa veya uzun süre fark etmeksizin Bakü’ye kendilerinden bir şeyler bırakmışlardır. Aynı şekilde Osmanlı İmparatorluğu, İslam Devleti ve Selçuklu gibi ucu bucağı olmayan Doğu uygarlıkları da Bakü’yü kontrol etmiş ve önem vermiştir. Bu nedenle hem İslamiyet hem de Ortodoks Hristiyanlığı gibi Dünya’da en çok nüfusa sahip olan dinlerin şehirde her daim etkileri olmaktadır. Yine Türklerin üzerinde Paganizmin etkili olduğu yıllar Bakü üzerinde de oldukça görülebilir izler bırakmıştır. Bu büyük ve kadim dinler dışında Şamanizm, Zerdüştlük gibi nüfusu az kalmış ancak etkisi ve tarihi hala oldukça geçerli olan dinlerin de Bakü’de temsilcileri bulunmaktadır. Dünya’da en son kalan 3 Zerdüşt tapınağından bir tanesi halen Bakü’de yer almaktadır. Yalnızca dinler açısından değil mimari, günlük yaşam ve yeme içme kültürü gibi alanlarda kozmopolit olmayı başarmış bir şehirdir. Örneğin daha önce İran’a seyahat etmiş bir gezgin Bakü’nün hemen her yerinde İran kültüründen izler görebilecektir. Aynı şekilde uzun yıllar Rusya’nın kontrolünde kalmış olmasından dolayı her sokağında ve üzerinde yaşayan Azerilerin her hareketinde bu kültürün etkilerini gözlemlemek mümkündür. Eğer Bakü’ye bir seyahat gerçekleştirirseniz yalnızca Azeri kültürünü değil beraberinde bambaşka kültürleri ve uygarlıkları da keşfedeceksiniz. Zaten Azerbaycan’ı ve Bakü’yü bu denli güzel yapan değerler de tam olarak bu çeşitlilikten gelmektedir.

Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanması ile beraber Bakü ülkenin yalnızca başkenti değil, en doğru biçimde anlatmak gerekir ise her şeyi olmuştur. Ekonomik kalkınma Bakü üzerinden tasarlanmış ve bu nedenle şehir, Azerbaycan nüfusunun oldukça önemli bir kısmını bünyesine toplamıştır. İş imkanlarının artması, turizmin gelişmesi ve sağlık, kültür, sanat gibi alanlarda muazzam seviyelere çıkılması sebebiyle Bakü’ye hem ülke içinden hem de ülke dışından büyük çaplı göçler gerçekleşmiştir. Türkiye’de öğrenci olan hemen hemen herkesin çevresinde Bakü’de okuyan bir arkadaşı veya tanıdığı vardır. İşte bu durumun da en önemli nedeni şehrin hem uygun yaşam koşullarına sahip olması hem de daha önce saydığımız alanlarda muazzam kalkınmasıdır. Yine aynı şekilde şehre giden dış göçlerin önemli bir kısmı Türkiye’den olmaktadır. Gerek yatırımcı olarak gerek ise düzenli olarak Bakü’ye Türkiye’nin hemen her yerinden insanlar gitmektedir. Son yirmi yılda Azerbaycan Devleti tarafından başlatılan Bakü’nün yeniden inşası ve kalkındırılması sürecinde bu yatırımcıların oldukça önemli bir payı vardır. Birbirini kardeş olarak gören bu iki devlet her türlü alanda desteklerini esirgememektedir. Bu sebeple Türkiye’nin bütün büyük şehirlerinde gördüğünüz modern mimari tarzları Bakü’de de görebilirsiniz. Türkiye mühendisleri ve mimarları bu kadim şehrin günümüzdeki haline ulaşması için yoğun çaba sarf etmişlerdir.

Kısacası Azerbaycan’ın kalbi ve her şeyi olarak de görebileceğimiz Bakü, yalnızca bir büyük şehir olarak görülmemelidir. Arkasında onlarca uygarlığın ve yüzlerce hatta binlerce yıllık tarihin yattığı bu kozmopolit şehri mutlaka görmeniz gereken yerler arasına eklemelisiniz. Belki on yıl önce birkaç günde bitirebileceğiniz yerler arasından görebileceğiniz Bakü, günümüzde dönmek istemeyeceğiniz kadar eğlenceli ve her noktası keşfedilmeyi bekleyen muazzam bir metropoldür.

Azerbaycan Bakü'nün Tarihi

Tarih çağlarının en başından bu yana ayakta olan Bakü’nün tam olarak hangi uygarlık tarafından kurulduğu bilinmemektedir. Ayakta durmak konusunda sahip olduğu istikrarı maalesef ki yönetim anlamında elde edememiştir. Yüzyıllar hatta bin yıllar boyunca sürekli olarak savaşlara ve el değiştirmelere maruz kalmış olan Bakü, bilinen Dünya’nın en eski yerleşim yerleri arasındadır. Şehirde bulunan müzelerde de kanıtlarını görebileceğiniz şekilde tarih çağlarını bütünü kentte yaşanmıştır. Bu nedenle yalnızca tarihi ile değil arkeolojik kıymetiyle de öne çıkmaktadır. Son yirmi yılda artmakla beraber neredeyse yüz yıldır kentin her yerinde kazılar devam etmekte ev her yapılan kazı Bakü’nün tarihi ile ilgili karanlıkta kalmış bir kısmı daha aydınlığa çıkarmaktadır. Kazıların büyük çoğunluğu başta Almanlar olmak üzere Avrupa’dan Azerbaycan’a giden arkeologlar tarafından yapılmaktadır. Bir çok bilimsel makaleye ve bilim ile ilgili dergilere konu olan kazı yapılmıştır. Türkiye’den giden arkeologların da sık sık Bakü ve çevresinde yapılan kazılara katılım gösterdiği bilinmektedir. Bu sebeple Azeri tarihçiler ve arkeologlar ile Türkiyeli tarihçi ve arkeologlar arasında oldukça sıkı bir destek ilişkisi de mevcuttur. Hem internette hem de üniversitelerin kütüphanelerinde meraklı olanlar için bu kaynaklar mevcuttur.

Bakü’de yapılan tarihi ve arkeolojik kalıntılar şehrin en eski tarihli olarak milattan önce 100’lü yıllardan kalma izler bulmuşlardır. Ancak bu dönemde Bakü’yü hangi kavmin kontrol ettiği bilinmemektedir. Bütün eski şehirlerde olduğu gibi Bakü’de de kurulum yeri olarak su kaynaklarının kenar bölgeleri seçilmiştir. En büyük su kaynağı olarak da Hazar Denizi seçilmiştir tabi ki. Bugün olduğu gibi 2000 yıl öncesinde de Bakülülerin en büyük yaşam kaynağı Hazar Denizi olmuştur. Yine yapılan kazılarda bulunan izlere göre Bakü’nün bilinen ilk hakimi Şirvanşahlar Devleti’dir. Milattan sonra 800’lü yılların başından itibaren kentin kontrolünü sağlayan Şirvanşahlar, tarih boyunca Bakü’ye bırakılan en güzel eserlerden bazılarının da sahibidir. Dünya Mirası listesinde de kendisine sık sık yer bulan bu medeniyet özellikle mimari konusunda kendi çağının oldukça ötesinde eserler bırakmayı başarmıştır. Şirvanşahlar aynı zamanda Bakü üzerinde en uzun süreli hakimiyeti sağlayan devlet de olmuştur. 16. yüzyıla kadar yaklaşık olarak 800 yıllık bir egemenliği Bakü üzerinde sağlayabilmişlerdir. Bilim insanlarına göre bu zaman aralığı Bakü’nün bugünkü halinin de temellerinin atıldığı dönemdir. Bu nedenle Şirvanşahlar Devleti’nin Bakü tarihi içerisindeki yeri oldukça değerlidir. Şirvanşahlar Devleti Bakü’ye hakim olduğu yıllarda Hazar Devleti ile uzun süreli savaşlara girmiştir ve Bakü sık sık el değiştirmek durumunda kalmıştır. Bu sebeple Şirvanşahların Bakü üzerindeki bu 800 yıllık hakimiyeti bir bütün olarak yaşanamamıştır. Kısa kısa süreler de olsa kente hakim olan Hazarlar, kendi kültürlerinden ve uygarlıklarından izleri ufak parçalar halinde de olsa Bakü’ye bırakmayı başarmışlardır. 

Hazar Denizi’nin kıyısında bir limana sahip olması ve Asya’dan Avrupa’ya doğru uzanan ticaret yollarının kontrol noktalarından bir tanesi olarak görülmesi Bakü’yü stratejik ve ekonomik olarak oldukça değerli bir kent haline getirmiştir. Bu sebeple Mezopotamya ve Anadolu toprakları üzerine kurulmuş hemen hemen bütün uygarlıklar şehrin kontrolüne talip olmuşlardır. Şirvanşahlar Devleti’nin yıkılması ile birlikte Bakü’nün en kaotik dönemleri yaşanmaya başlamıştır. Bu sürecin bazı dönemlerinde neredeyse on yılda bir el değiştirdiği zaman aralıkları olmuştur. Bu nedenle şehirde tam bir istikrar sağlanamamış ve yaşayan halk büyük zorluklar çekmiştir. Şirvanşahlar sonrasın Bakü’ye Akkoyunlu Devleti hakim olmuştur. Ancak şehrin üzerindeki egemenlikleri oldukça kısa sürmüş ve hem Bakü’yü kaybetmişler hem de devletleri yıkılmıştır. Bu sebeple Akkoyunlu Devleti’nin Bakü’ye etkisi diğer uygarlıklara oranla yok denecek kadar azdır. Yapılan kazılarda bu devletten kalan neredeyse bir tane bile eser bulunamamıştır. Kısa süren Akkoyunlu hakimiyetinden sonra Bakü’de Karakoyunlu Devleti’nin hakimiyeti başlamıştır. Fakat Karakoyunluların da kaderi kendisinden önceki Akkoyunlu Devleti’nden farklı olmamış ve hem şehri hem de devletlerini kaybetmişlerdir. Bu süreçte Bakü şehri ve Bakü halkı büyük sorunlarla uğraşmak durumunda kalmış, hatta bir dönem kentin nüfusunun neredeyse çeyreğini yok edecek boyutta bir kıtlık yaşanmıştır.

1600’lü yılların üçüncü çeyreğinde ise Bakü ilk defa büyük bir uygarlığın dikkatini çekmiş ve Safevi Devleti aracılığıyla Şii İran medeniyetinin kontrolüne girmiştir. Bakü’nün kaderini değiştiren tarihsel hamle de tam olarak bu olmuştur. İran uygarlığının etkileri o kadar kalıcı olmuştur ki bugün bile izlerini görmemek mümkün değildir. Ancak bu kalıcılığa rağmen Bakü üzerindeki ilk egemenlikleri oldukça kısa sürmüş ve yaklaşık 30 yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu kentin kontrolünü sağlamıştır. Böylece Orta Asya’dan göçen Türk halkının bir parçası olduğu bilinen Azeriler uzunca yıllar sonra tekrar bir Türk Devleti’nin kontrol alanına girmiştir. Osmanlılar bu süreçte kente mimari yapılar ve tarihi izler bırakmayı ihmal etmemiş ancak bölgede yaşanan sürekli savaşlar ve istikrarsızlık sonucunda yaklaşık 25 yıl sonra Bakü’nün egemenliğini İran Devleti’ne geri vermek durumunda kalmışlardır. Bu tarihten sonra ise yüz yılı aşkın bir süre boyunca Bakü’nün en çok ihtiyaç duyduğu şey olan istikrar kent içerisinde ve dışarısında sağlanmaya başlamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun yönünü tamamen Batıya çevirmesi ve Osmanlı-İran savaşlarının sona ermesiyle kentin kontrolü tamamen İran Devleti’ne kalmıştır. Öncelikle şehri eski günlerine geri döndürmeyi amaçlayan İranlılar, Hazar Denizi üzerinden ve ticaret yolları sayesinde Bakü’ye kısa sürede tekrar hayata döndürmeyi başarmışlardır. Şehir önce ekonomik olarak toparlanmış daha sonra ise bir kültür başkenti edasıyla gelişmeye ve kalkınmaya devam etmiştir. Bu süre içerisinde İran Uygarlığı Bakü’ye pek çok tarihi eser ve dini mekan bırakmıştır. Halen daha etkilerinin çıplak gözle görülebilir olması hem bu yıllarda yaşanan kalkınmaya hem de sınır komşusu olmalarına oldukça bağlıdır. 

Tarih boyunca yaşadığı savaşlar nedeniyle oldukça büyük sıkıntılar yaşayan Bakü, İranlılar sayesinde tam toparlanmış ve kalkınmışken bu kez de başka bir güçlü devletin dikkatini çekmeye başlamıştır. Ekonomik olarak güçlenen ve bu gücünü askeri alanda oldukça iyi kullanmaya başlayan Rusya İmparatorluğu, en büyük hedeflerinden bir tanesini gerçekleştirmek üzere yani sıcak denizlere inmek amacıyla harekete geçmeye başlamıştır. Bu hareketin ilk basamaklarından bir tanesi ise Kafkas coğrafyasını ele geçirmektir. Bu amaçla hareket eden Ruslar ile İran Devleti arasından uzun yıllar boyunca süren savaşlar başlamıştır. Tam istikrarı ve düzeni sağlamışken Bakü’yü tekrar kaos ele geçirmiştir. Bu süreç boyunca sık sık el değiştiren Bakü, bir Rusya İmparatorluğu bir İran Devleti derken en sonunda 1800’lü yıllara gelindiğinde tamamen Rusların kontrolüne girmiştir. Ruslar en başta şehrin güvenliğini ve ekonomik istikrarını sağlamış daha sonra ise neredeyse tamamına yakın kısmını baştan Rus mimarisine göre inşa etmişlerdir. Bu tarihten sonra sırasıyla Rusya İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği olmak üzere uzunca yıllar Rus egemenliğinde kalmıştır. Rusya İmparatorluğu’nun zayıflaması ve devrim olmasından sonra Bakü kısa bir süre komün tarafından yönetilmiş, daha sonra ise ilk defa bağımsızlık hareketini gerçekleştirerek Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Ancak bütün bu bağımsızlık çabaları çok kısa sürmüş ve 1920 yılında Sovyetler Birliği şehrin kontrolünü tamamen eline geçirmiştir. 71 yıl boyunca Sovyet toprakları içerisinde kalan Bakü hem bu dönemden hem de öncesinde Rusya İmparatorluğu döneminden büyük izler taşımakta ve tarihi eserler barındırmaktadır. 

1991 yılına gelindiğinde ise Azeriler tarihlerindeki en büyük bağımsızlım hareketi ise Sovyetler Birliği’nin yıkılmasını da değerlendirerek bağımsız Azerbaycan’ı kurmuşlardır. Bağımsız Azerbaycan’ın kalbi ve başkenti ise Bakü olmuştur. Ekonomik olarak toparlanma süreci 90’lı yıllarda tamamlandıktan sonra ise Bakü tarihinde belki de ilk defa hak ettiği değeri istikrarlı bir şekilde görmeye başlamıştır. Tarihinden de anlaşılacağı üzere Bakü yalnızca bir büyük kent olmaktan çok daha fazlasıdır. Her sokağında başka bir savaşın, her tarihi eserinde başka bir uygarlığın izleri bulunan kadim bir şehirdir. Bu nedenle Bakü’yü görmek sadece Azerbaycan’ın başkentini görmek değil Mezopotamya, Anadolu ve Kafkas bölgelerinde yer alan bir çok uygarlığın tarihinden izler de görmektir. İşte Bakü bütün bu uygarlıkları bünyesinde barındırmayı başaracak kadar güçlü bir kültürün üzerine inşa edilmiş ve bu kültürün de desteğiyle yoluna devam etmektedir.

Azerbaycan Bakü Nerede?

Bakü, hem Azerbaycan’ın hem de Kafkas coğrafyasının en doğu noktasında yer alan şehirlerden bir tanesi. Ülkenin doğu yakasını tamamen çevreleyen Hazar Denizi’nin kıyısına kurulmuş ve aynı bölgede büyümüş bir kent. Hazar Denizi’nin kıyısında konumlanmış durumda olması Bakü’yü tam bir liman kenti olarak öne çıkarmıştır. Bu nedenle hem ticaret hem de savunma alanlarında jeopolitik konumunun avantajlarını fazlasıyla kullanmaktadır. Tarihte kullandığı bu avantajların yanında güncel zamanlarda turistik olarak da öne çıkmaktadır. Modern zamanlarda insanların daha sık ve daha rahat seyahat etmesi nedeniyle Bakü gibi şehirlere gösterilen ilginin boyutları her geçen gün artmaktadır. Geçmiş yıllarda ticaret ve savunma yönleri öne çıkarılarak geliştirilen şehirler, günümüzün kadim şehirlerine dönüşmüşlerdir. İşte Bakü de Kafkasya’nın en eski ve en kadim şehirlerinden bir tanesidir. Bu nedenle turistik yönüyle de fazlasıyla dikkat çekmektedir. Bu turistik yönün oluşumuna katkı veren ana sebeplerin en önemlisi ise kesinlikle şehrin konumudur. Bakü, konumu itibariyle Azerbaycan’ın en çok dikkat çeken şehri olduğu gibi ülkenin en büyük şehri olarak da kaynaklarda yerini almıştır. Bakü, aynı zamanda Kafkas coğrafyasının da en büyük şehridir. Bütün bu özelliklerini ise hem tarihte hem de günümüzde konumu dolayısıyla kazanmaktadır. Doğuda yer alması sebebiyle geri kalmış Asya ülkeleri ile de sık sık kıyaslanmış ancak son yıllarda değeri üzerine yapılan tartışmalar son bulmuş ve Bakü hak ettiği değere tekrar ulaşarak Dünya’nın en önemli şehirleri arasında kendisine yer bulmayı başarmıştır. 

Bakü Hava Durumu

Bakü hava durumu ve iklim tipi olarak zaman zaman Akdeniz zaman zaman ise karasal iklimin özelliklerini göstermektedir. Yaz mevsimi yaşanırken sıcaklıklar 35 derecelere kadar yükselmekte ve kurak dönem yaşanmaktadır. Şehrin Hazar Denizi kıyısında yer almasından dolayı bu dönemde nem oranları da oldukça yüksektir. Ancak en çok turisti de bu dönemde almaktadır. Çünkü son yıllarda yaz turizmi konusunda da kendisini geliştirmeye başlamıştır. Hem Bakü’yü gezip hem de Hazar Denizi’nde yüzmek isteyen gezginler için en doğru zaman yaz mevsimi olacaktır.

Sıcak ve kurak yaz dönemi bittikten sonra şehrin en yoğun yağışları aldığı sonbahar ayları başlamaktadır. Eylül ayının ortalarında başlayan yağmurlar ekim ayının gelmesi ile beraber zirveye çıkmakta ve neredeyse her gün Bakü üzerinde etkili olmaktadır. Bu dönemde sıcaklıklar ise kademeli olarak düşmekte ve kasım ayının sonlarına doğru 15 dereceye kadar inmektedir. Bakü’yü yürüyerek gezmek isteyen gezginler için sonbahar dönemi çok da uygun bir tercih olmayacaktır. Ancak eylül ayının başları yağışların daha başlamamış olması ve sıcaklıkların yaz dönemine göre yaşanabilir olması nedeniyle keyifli bir dönem olacaktır.

Kış mevsimi ise Bakü’nün en zor dönemi olarak görülebilir. Aralık ayının gelmesi ile birlikte sıcaklıklar 5 dereceye kadar düşmekte ve kar yağışları başlamaktadır. Kar yağışları genel olarak etkisini Ocak ayı ile birlikte artırmakta ve şubat ayı boyunca kademeli olarak azalsa bile devam etmektedir. Mart ayının gelmesi ile birlikte tekrar yağmurlar başlamakta ve sıcaklıklar artmaktadır. Bu dönemin sonuna doğru sıcaklıklar tekrar 15 derecelere kadar yükselmektedir. Kış aylarında seyahat etmeyi sevenler için Bakü’nün kışı çok da zorlayıcı olmayacaktır. Ancak her koşulda ani kar yağışlarına karşın önlem alınmasını tavsiye ediyoruz.

Bakü’yü gezmek için en keyifli zaman ise Nisan ayı ile birlikte başlayan İlkbahar mevsimidir. Sıcaklıklar bu dönemin başlaması ile birlikte tekrar 20 derecenin üzerine doğru yükselmektedir. Bu mevsimde yağışlar zaman zaman görülse de seyahat edenleri pek fazla rahatsız etmemektedir. Hem Bakü’yü keşfetmek hem de havanın en az rahatsız edici olduğu zaman aralığında bir seyahat planlamak istiyorsanız en doğru dönem ilkbahar mevsimi olacaktır.

Dört mevsim boyunca genel olarak hava durumunun bu şekilde yaşandığı Bakü, iklim tipi olarak İstanbul’a benzetilebilir. Bitki örtüsü olarak da Marmara Bölgesi’ni andıran şehrin hemen her yerinde küçüklü büyüklü her tipten ve her tondan yeşili gözlemleyebilirsiniz.

Bakü Nüfusu

Bakü yalnızca teknoloji ve ticaret konusunda değil nüfus konusunda da Azerbaycan’ın en büyük kentidir. 2016 yılında yapılan nüfus sayımına göre üzerinde yaşayan güncel insan sayısı yaklaşık 2 milyon 300 bin kişidir. Bu rakam 2000’li yıllarında başından bu yana süre gelen göç dalgasının bir sonucudur. Temel ekonomik geçim kaynağı tarım ve hayvancılık olan bir çok Azeri şehri gelişen küresel ekonomi sonucunda kendi kendine yetemeyecek duruma gelmiştir. Bu nedenle nispeten küçük olarak değerlendirilebilecek bu şehirlerden Bakü’yü büyük çaplı bir göç akımı başlamıştır. 2000 yılı baz alındığında yaklaşık 20 yılda Bakü nüfusunun iki katına çıktığı görülmektedir. Tabi ki bu artış yalnızca ekonomik sebepler ile de açıklanamaz. Azerbaycan Devleti’nin her geçen yıl Bakü’ye yaptığı yatırımları da artırması bu büyük göç dalgasının bir başka nedeni olmuştur. Kültür, sanat, eğitim ve sağlık alanında yapılan bu yatırımlar hayat kalitesini artırmanın peşinde olan Azeriler için fazlasıyla ilgi çekici olmuştur. Eğitim alanına yapılan büyük çaplı yatırımlar yalnızca ülkenin içerisinden değil Dünya’nı her yerinden öğrencinin kente gelmesine ön ayak olmuştur. Bütün bu gelişme ve büyüme ile tetiklenen göç dalgası aynı zamanda Bakü’nün Kafkas coğrafyasının en kalabalık şehri olmasına da zemin hazırlamıştır. Hazar Denizi üzerindeki ticaretin kontrolünü de neredeyse tek eline alan Bakü, limanı ve fabrikalarıyla coğrafyanın hemen her yerinden insanın şehri bir cazibe merkezi olarak görmesini sağlamıştır. Her ne kadar şu anda şehrin nüfusunu kontrol altına almış gibi görünseler de Azerbaycan Devleti önümüzdeki yıllarda bu konuda yeni hamleler yapmak zorunda kalacak gibi görünmektedir. Çünkü nüfus her geçen gün artmakta, ancak altyapı çalışmaları aynı paralellikte gelişememektedir. Şehircilik konusunda uzmanlaşmış bilim insanlarının görüşlerine göre önlemler bugünden alınmazsa Bakü’yü büyük çaplı metropol sorunları beklemektedir.

Bakü’ye Nasıl Gidilir?

Bakü’ye gitmenin üç farklı yolu vardır. Bunların ilki turistler tarafından en çok tercih edilen ulaşım biçimi olan hava yolu ulaşımıdır. Dünya’nın hemen her yerinden aktarmalı veya direkt olarak uçuşlar ile Bakü’ye ulaşmak mümkün. Bilet fiyatları mesafeye ve mevsime göre değişiklik göstermekle beraber genel olarak uygun fiyatlıdır. Eğer önceden planlanarak satın alınmışsa her bütçeye uygun ve ucuza uçak bileti bulmak mümkün. Şehrin yaklaşık 20 km dışında bulunan Haydar Aliyev Uluslararası Havalimanı her geçen gün yolcu kapasitesini artırmaktadır. Bu nedenle Azerbaycan Devleti Bakü dışındaki şehirlere de havalimanları inşa etmekte ve Haydar Aliyev Havalimanı’nda kapasite artırma çalışmaları yapmaktadır. Modern standartların üzerinde bir havalimanı olarak görülen Haydar Aliyev, yalnızca Azerbaycan’ın değil Kafkasya’nın da en görkemli havalimanlarında biridir.

Bakü’ye gitmenin bir diğer yöntemi ise deniz yolu ulaşımıdır. Hazar Denizi’ni paylaştığı komşularının büyük bir kısmından özellikle yaz mevsiminde Bakü’ye yolcu gemileri gelmektedir. Bilet fiyatları olarak hava yoluna göre nispeten daha uygun olan bu gemiler özellikle Türkmenistan, Kazakistan ve Rusya’dan gelmektedir. Tabi ki her konuda olduğu gibi bu konuda da fiyatları belirleyen konfor talebinin hangi seviyede olduğudur. Oldukça ucuz fiyatlı vapurdan bozma gemiler olduğu gibi standartların fazlasıyla üzerinde lüks gemiler de bulunmaktadır. Hazar Denizi’ni görmek ve keyifli bir deniz yolculuğu yapmak için bu gemilerin oldukça güzel tercihler olduklarını düşünüyoruz.

Bakü’ye gitmenin en son yolu ise kara yolculuğudur. Gürcistan, İran ve Türkiye’nin doğusundan pek çok turist bu yöntemi kullanarak Bakü’ye gitmektedir. Azerbaycan Devleti bu ulaşım alanını geliştirmek adına kara yollarına her yıl fazlasıyla yatırım yapmaktadır. Türkiye’den Azerbaycan’a kara yolu ile gitmek isteyenler Dilucu Sınır Kapısı’nı kullanmak durumundadır. Iğdır üzerinden gidilen bu sınır kapısı 18 km mesafesi ile Türkiye’nin en kısa sınırıdır. Dilucu geçildikten sonra Azerbaycan’a bağlı Özerk Nahçıvan Bölgesi’ne girilmektedir. Buradan ise yolculuk 900 km civarında ve yaklaşık 10 saat sürmektedir. Kara yolu ile Türkiye’den Bakü’ye gitmek bu nedenle oldukça uzun ve zahmetlidir. Gürcistan’ın başkenti Tiflis’ten Bakü’ye ise yolculuk 6 saat civarında sürmekte ve daha sık tercih edilmektedir. Son olarak İran’ın başkenti Tahran’dan ise yolculuk 10-12 saat civarında sürmektedir. Tabi bu sürelere sınır kapılarında beklenen zamanlar eklenmemiştir. Kısacası eğer keyif olarak tercih edilmiyorsa kara yolu ulaşımı Bakü’ye gitmek isteyenler için oldukça zahmetlidir.

Gürcistan Tiflis - Azerbaycan Bakü Tren Seferleri

Son yıllarda haberlerde ve internet kaynaklarında sık sık adını duyduğumuz Bakü-Tiflis-Ceyhan hattının ilk parçası Bakü ile Tiflis arasındaki demir yoludur. En başta yük ve enerji taşımacılığı için planlanan bu hat, daha sonraki dönemde yoğun ilgi görmesi nedeniyle yolcu taşımacılığını da bünyesine eklemiştir. Bakü ile Tiflis arasında her gün birer tren çalışmaktadır. Bakü’den kalkan tren her akşam 21.10’da hareket etmekte ve ertesi gün sabah 10.25’de Tiflis’e varmaktadır. Tiflis’ten kalkan tren ise her gün öğleden sonra 17.55’te hareket etmekte ve ertesi gün sabah 07.20’de Bakü’ye ulaşmaktadır. Tren biletinin ücretleri ise seçilen kompartıman tipine göre değişiklik göstermekle beraber minimum 70 liradan başlamaktadır. Sonrasında mağdur olunmaması adına tren biletlerinin bir kaç gün öncesinde alınmasında fayda var. Çünkü bu hat oldukça fazla kullanılmaktadır. Genel olarak trenlerin en çok beklediği yer sınır kapısıdır. Ortalama bir saat süren bu bekleyiş sırasında görevli polisler pasaportları topluyor ve tek tek değerlendiriyor. Gürcistan üzerinden Azerbaycan’a giden gezginlere genelde ne kadar ve nerede kalacaklarını, üzerlerinde ne kadar para olduğunu soruyorlar. Eğer Gürcistan’a kimlik ile giriş yapıp, Azerbaycan’a pasaport ile devam edecekseniz mutlaka her iki belgeyi de görevli polis memuruna gösterin. 

Trenler 4 kişilik kuşetli vagon, iki kişilik kuşetli vagon ve iki kişilik yataklı vagon olarak 3 farklı bölümden oluşmakta. En konforlu yolculuk tabi ki yataklı vagonlarda yapılıyor. Ancak en keyifli yolculuk deneyimi 4 kişilik kuşetli bölümlerde, çünkü burada hem Gürcistan hem de Azerbaycan yerlileri ile tanışma fırsatı bulabiliyorsunuz ki her ikisi de oldukça candan ve keyifli insanlar. 

Tiflis-Bakü trenine binecek olan gezginlerin en çok dikkat etmesi gereken alan ise yiyecek içecek konusudur. Trenlerde yalnızca içecek servisi yapılıyor. Bu nedenle yanınıza mutlaka atıştırmalık bir şeyler almayı ihmal etmeyin. Bir diğer konu ise trendeki elektrik. Her kompartımanda bir adet priz var ve bu prizlerdeki elektrik sürekli gidip geliyor. Eğer şarj ile ilgili sorun yaşıyorsanız mutlaka elektronik cihazlarınızı trene binmeden şarj edin. Ve son olarak Bakü Tiflis tren hattında yaşanan en büyük problem sıcaklıktır. Herhangi bir soğutma sistemi bulunmadığı için özellikle yaz mevsiminde kompartıman içindeki sıcaklıklar oldukça yüksek oluyor. Bu nedenle eğer trene yaz mevsiminde biniyorsanız mutlaka ince giyinin ve yedek bir kıyafet bulundurun. Bütün bu alanlara dikkat edilir ve önlem alınırsa geriye yalnızca oldukça keyifli bir tren yolculuğu yapmak kalıyor.

Bakü Tren İstasyonu’ndan Şehir Merkezine Nasıl Gidilir?

Bakü tren istasyonu şehir merkezine oldukça yakın bir mesafede yer almaktadır. Bu sebeple yürüyerek dahi şehrin merkezine ulaşabilirsiniz. Bir diğer yöntem ise Bakü şehir içi ulaşımında çok sık kullanılan metrodur. Keshlya tren istasyonunun 2 dakika mesafesinde metro durağı bulunmaktadır, bu yöntem ile şehrin en dış kısımlarında yer alan yerleşim merkezlerine dahi ulaşmanız olası. Yine merkeze ulaşmak için kullanılan bir diğer yöntem otobüs ve dolmuşlardır. İstasyondan çıktığınız anda karşınıza gelen bu toplu taşım araçları ile de oldukça makul fiyatlara gitmek istediğiniz yere ulaşabilirsiniz. Tren istasyonundan şehir merkezine giden en konforlu seçenek ise taksilerdir. 15-20 lira civarında bir ücret ödeyerek şehir merkezinde yer alan her noktaya gidebilirsiniz.

Bakü Havalimanından Şehir Merkezine Nasıl Gidilir?

Azerbaycan Bakü Haydar Aliyev Havalimanı’ndan 16 No’lu otobüsle şehir merkezine gidebiliyorsunuz. Bunun dışında shuttle servisleri ile de Bakü şehir merkezine gidebilirsiniz. H1 Express Bus ile sizi 28 May İstasyonu’na kadar bu shuttle servisle gelmiştim. Buradan şehir merkezine kadar 15 dakika yürümüştüm ama yürümek pek de akıl karı değilmiş. Hemen 28 May İstasyonu’na inip şehir merkezine metroyla gidebilirsiniz. Havalimanı’ndan çıkar çıkmaz sol taraftaki makineden Bakü Kart alabilirsiniz. En az 10 Manat yükleyebilirsiniz. Kartın kendisi 2 Manat,8 Manat da kullanmak için yükleniyor. Ben sadece 1 kere kullandım. Ama daha sonra Haydar Aliyev Kültür Merkezi’ne metroyla gidip gelmek isteyenler için ve Bakü şehir merkezinden tekrar Haydar Aliyev Havalimanı'na ulaşım için azım olacak.

Bakü Şehir İçi Ulaşım

Bakü ulaşım ağları konusunda oldukça gelişmiş bir kenttir. Metro ağı şehrin hemen he yerini sarmış durumdadır. Hem yerliler hem de turistler gitmek istedikleri yerlere genel olarak bu metro ağını kullanarak ulaşmaktadır. Ancak Bakü’yü halen gelişmeye ve kalkınmaya devam eden bir şehir olarak değerlendirmek gerekiyor. Bu nedenle büyük Avrupa şehirlerinde olduğu gibi onlarca metro ağı bulunmuyor. Metrolar genel olarak şehrin iş merkezleri ve turistik noktalarını şehir merkezine bağlayacak şekilde planlanmış. Metro ile ulaşılamayan yerlere ise otobüs ve minibüsler günün hemen her saatinde çalışıyor. Şehrin en ucuz toplu taşıma yöntemleri de genel olarak bu üçüdür. Metro en ucuzu olmakla beraber otobüs ve minibüsler de çok yüksek ücretler talep etmemekte. 

Bakü’yü gezmenin en konforlu ve en pahalı yöntemi ise taksilerdir. Ancak taksiler ile ilgili dikkat edilmesi gereken bir nokta var. O da taksilerin büyük bir çoğunluğunda taksimetre bulunmuyor. Bu nedenle taksi kullanmadan mutlaka pazarlık yapmalısınız. Aksi takdirde beklediğinizden oldukça yüksek ücretler ile karşılaşabilirsiniz. Şehir merkezinde az sayıda bulunan mor taksilerde ise taksimetre bulunmakta ve pazarlık yapılmamaktadır.

Bakü şehir merkezi ve gezilecek yerleri birbirlerine fazlasıyla yakın mesafelerde yer almaktadır. Eğer şehir merkezinde konaklıyorsanız ve kentin her yerine görmek gibi bir arzunuz yoksa, hemen her yere yürüyerek gidebilirsiniz. Bu yönüyle Bakü’yü gezmek oldukça keyifli olmaktadır.

Bakü Araba Kiralama

Bakü’de araba kiralamak şehrin genel toplu taşıma ağları göz önüne alındığında çok da doğru bir tercih olmayacaktır diye düşünüyoruz. Çünkü şehir kendi ölçülerine göre oldukça yeterli bir toplu taşıma ağına sahiptir. Ancak şehrin dış kısımlarını da rahat rahat keşfetmek istiyorsanız onlarca firmadan araç kiralama şansınız da bulunmakta. En çok tercih edilen kiralama mekanı ise Haydar Aliyev Uluslararası Havalimanı’dır. Fiyatlar turizm sezonunun açık olup olmamasına ve ne kadar erkenden rezervasyon yapıldığına da bağlı olarak değişim göstermektedir. En düşük fiyat 70 lira civarlarından başlamakta ve arabanın özelliklerine göre 1000 liraya kadar yükselmektedir. Bakü’de araba kiralamak yalnızca havalimanı içinde değil şehir merkezinde de mümkündür. Ancak fiyatlar şehir merkezindeki ofislerde biraz daha yükselmektedir. Şehir içi trafiği çok da rahatsız edici olmayan Bakü’de motosiklet kiralamak da keyifli bir seçenek olacaktır. Böylece hem daha ucuza araç kiralamış hem de daha az benzin kullanarak gezmiş olacaksınız. Motosiklet kira ücretleri ise günlük 50 lira ile 100 lira arasında değişmektedir.

Bakü Vize İstiyor Mu?

Türkiye’de yeşil pasaport sahipleri Bakü için 90 güne kadar vize almak durumunda değildir. Bordo pasaport sahipleri ise vize almak zorundadır. Ancak Azerbaycan vizesi Avrupa ülkelerine oranla oldukça kolay bir biçimde alınabilmektedir. 

Azerbaycan vizesi alabilmek için 3 farklı yöntem kullanılmaktadır. Bunların birincisi https://evisa.gov.az/en/ internet adresi üzerinden online başvuru yaparak vize almaktır. Web sitesi üzerinden formu doldurduktan sonra 23 dolarlık bir ödeme yapmanız gerekiyor. Eğer vize almanıza engel oluşturacak bir problem yoksa genel olarak 3 iş günü içerisinde vizenizi mail yolu ile size iletiyorlar. Bundan sonra yapmanız gereken tek şey mailin çıktısını alarak pasaportunuzun içine koymak. 

Azerbaycan vizesi almanın bir diğer yöntemi ise sınır kapılarından ve havalimanlarından alınan kapı vizesidir. Konsolosluk internet sitesinden çıkaracağınız başvuru formunu doğru bir biçimde doldurup yanıda 2 adet biometrik fotoğraf ekleyip örneğin Haydar Aliyev Havalimanı’na giderseniz 10 dolar karşılığında vizenizi çabucak alabilirsiniz. Ancak buradaki en büyük problem vize başvurunuzun kabul edilmemesidir. Bu durum çok nadir yaşanıyor olsa da tedbirli olmakta fayda var diye düşünüyoruz.

Vize almanın son yöntemi ise konsolosluk başvurusudur. İnternet sitesinden indirilen başvuru formu, 2 adet biometrik fotoğraf ve pasaportunuzun aslı ve fotokopisi ile başvurabilirsiniz. Başvurular genelde 3 iş günü içerisinde sonuçlanmakta ve size telefon aracılığı ile haber verilmekte. Nispetiye metro durağından 10 dakika yürüme mesafesinde yer alan Azerbaycan Konsolosluğu sizi haber verdiği zaman gidip içerisine vizeniz koyulmuş durumda bulunan pasaportunuzu alabilirsiniz. Azerbaycan vizesi nasıl alınır yazımdan tüm detayları okuyabilirsiniz.

Bakü Festivalleri

Azerbaycan’ın başkenti olduğu gibi Kafkas coğrafyasının da en güzel şehirlerinden birisi olan Bakü pek çok festivale de ev sahipliği yapmaktadır.

Bakü Caz Festivali

İlk defa 2005 yılında müzisyen Rain Sultanov’un çabalarıyla yapılan Caz Festivali, 2019 yılında on beşincisi ile müzik severlerin karşısına çıkacak. Azerbaycan halkının ve devletinin sanata olan merakı ve desteği anlatarak bitirilemeyecek kadar fazladır. Bu nedenle Bakü de Dünya’nın en büyük caz festivallerinden bir tanesine ev sahipliği yapmaktadır. Her yıl çeşitli ülkelerden onlarca sanatçının katılımıyla gerçekleştirilen festival genelde bir hafta sürmekte ve Ekim ayının son haftasında gerçekleştirilmektedir. Festival şehrin farklı bölgelerinde yer alan mekanlarda gerçekleştirilmekte ve her mekanda eş zamanlı olarak farklı sanatçılar sahne almaktadır. Festivalin biletleri şehirde yaşayan öğrencilerin de rahatlıkla yararlanabilmesi adına Dünya standartların oldukça altındadır. Hem Azerbaycan yerlilerinin hem de Dünya’nın her yerinden turistlerin katılım gösterdiği festivalin biletleri çok çabuk tükenmektedir. Bu sebeple eğer caz festivali için Bakü’ye gitmeyi düşünüyorsanız mutlaka biletlerin piyasaya çıkış tarihlerini takip etmelisiniz. Festival ile ilgili bilet bilgilerini, konser saat ve mekanlarını http://www.bakujazzfestival.com/ linkini kullanarak öğrenebilirsiniz. Aynı zamanda site üzerinden online bilet de alabilirsiniz.

Bakü Uluslararası Turizm Film Festivali

2019 yılında altıncısı düzenlenecek olan film festivali, Azeri sinemasını Dünya’ya tanıtmak kaygısı ile oluşturulmuş bir organizasyondur. Asya kıtasında her geçen gün yükselen bir değer olan Azeri sineması en yeni örneklerini bu festivalde izleyicilere sunmaktadır. Aynı zamanda Dünya sinemasının en yeni örnekleri de festival programında yer almakta ve çeşitli ödüller ile desteklenmektedir. Festival kapsamında genç yönetmenlere verilen teşvik ödülleri ile de Azerbaycan sineması desteklenmekte ve bu sanat dalında örnekler vermek isteyen genç yönetmenler cesaretlendirilmektedir. Her yıl Haziran ayının ilk haftasında düzenlenen festivale çeşitli ülkelerden oyuncular, yönetmenler ve sinemacılar katılmaktadır. Başta Haydar Aliyev Kültür Merkezi olmak üzere çeşitli mekanlarda, eş zamanlı film gösterimlerine yoğun ilgi ve katılım vardır.

Bakü Çeşitli Müzik Festivalleri

Bakü’de her yıl birbirinden farklı tarzlara yönelik müzik festivalleri düzenlenmektedir. Bu festivaller arasında caz festivalinden sonra adından en çok söz ettiren festival Mstislav Rastropoviç Müzik Festivalidir. Her yıl mayıs ayının başlarında düzenlenir ve daha çok klasik müzik odaklı bir festivaldir. Bakü’nün çeşitli salonlarında Klasik Batı Müziği, Klasik Türk Müziği ve Klasik Ortadoğu Müziği gibi alanlarda usta isimler sahne almaktadır. Şehrin yerlileri arasında da oldukça popüler olan bu festival Dünya’nın her yerinden sanatçıların da ilgisini çekmektedir. Her yıl festivalin açılış veya kapanış konserlerinden bir tanesini Bakü Filarmoni Orkestrası sahnelemektedir. Bu konsere bir çok iş adamı ve politikacı katılmaktadır ve böylece festivalin adı Dünya basınında da sıkça anılmaktadır. Tek başına Mstislav Rastropoviç festivali bile Azerbaycan Devleti’nin sanata ve sanatçıya olan desteğini gözler önüne sermektedir.

Bakü ile özdeşleşmiş olan bir diğer müzik festivali ise her yıl Eylül ayının ortalarında gerçekleştirilen ve ünlü Azeri sanatçı Üzeyir Hacıbeyov’un ismine düzenlenen festivaldir. Festival Üzeyir Hacıbeyov’un doğum tarihi ve Azerbaycan’da ulusal müzik günü olarak kutlanan 18 Eylül tarihini mutlaka içerisine almaktadır. Azerbaycan ve dolayısıyla Bakü, tam bir müzik toplumuna ev sahipliği yapmaktadır. Bir ulusal müzik günlerinin bulunması bile Azeri toplumunun bu sanat alanına gösterdiği ilgiye ayna tutmaktadır. Üzeyir Hacıbeyov müzik festivalinde sahne alan gruplar gencinden yaşlısına başka başka tarzlarda müzik yapan insanlardır. Bu nedenle festivale her yaştan insan ilgi göstermektedir. 

Bu festivaller dışında hem Bakü’de hem de Azerbaycan’ın diğer şehirlerinde özellikle gençlere yönelik lokal müzik festivalleri düzenlenmektedir. Haziran ayından başlayıp Eylül ayına kadar süren bu festival döneminde Bakü’ye seyahat ederseniz mutlaka yolunuzu bir tanesi ile kesiştirmenizi tevsiye ederiz. Böylece hem Azeri halkının ne kadar neşeli insanlar olduğunu görmüş hem de hayat boyu unutamayacağınız keyifli vakitler geçirmiş olacaksınız.

Azerbaycan Bakü Nevruz Bayramı ve Baharı Karşılama

Azerbaycan ve festival kelimeleri yan yana gelince en güzelinde bahsetmeden geçmek olmaz. Nevruz Bayramı, Medya İmparatorluğu’ndan bu yana süre gelen ve Zerdüştlük inancının en özel günü olan bayramdır. Temel amacı ilkbaharın ve dolayısıyla bereketli günlerin karşılanmasıdır. Zaman içerisinde ise kutlamalar festival tadında geçmeye başlamıştır. Dünya üzerinde Zerdüştlük inancının devam ettiği bir kaç ülkeden bir tanesi olan Azerbaycan’da doğal olarak Nevruz Bayramı coşkuyla kutlanmaktadır. Geçmiş yıllarda yalnızca Mart ayının 21’inde kutlanan Nevruz son yıllarda 20’sinde kutlanmaya başlamış ve 26’sına kadar uzamıştır. Bu tarih aralığı Azerbaycan’da resmi tatil olarak ilan edilmiştir ve halk bu dönemi sokaklarda eğlenerek ve yiyip içerek geçirmektedir. Azeri halkı Nevruz Bayramı’nı kutlamaya bir ay öncesinden başlar. Her çarşamba gününe özel bir isim veren halk ilk çarşambayı su çarşambası olarak ilan etmiştir. Su çarşambasında evlerin etrafına sular serpilir ve sokaklara kaplar içerisinde su bırakılır. Bir sonraki çarşamba ise ateş olarak anılmaktadır. Bu günde ise yerli halk evlerde yaşayan her insan için bir mum yakmakta ve sokaklarda büyük ateşler yakılmaktadır. Üçüncü özel gün olan rüzgar çarşambasında ise halk benzer şekilde kutlamalar yapmaktadır. Nevruz sürecinin en özel günü ise dördüncü çarşamba olarak da bilinen toprak çarşambasıdır. Toprak çarşambasında yine sokaklarda büyük ateşler yakılıp üzerinden atlanmakta ve bu şekilde kötülükler kovulmakta, bereket karşılanmaktadır. Evlerde ise Azeri mutfağına dair ne varsa yapılmakta ve sokaklara kurulan sofralarda herkes ile paylaşılmaktadır. Toprak çarşambası bereketin Azerbaycan topraklarına girdiği gündür. 

Kısaca ritüellerinden bahsettiğimiz Nevruz Bayramı hayat boyu görülebilecek en keyifli etkinlikler arasındadır. Yalnızca dini bir bayram olarak görülmeyen Nevruz, paylaşmanın ve bereketin en güzel ifade edilme şeklidir. Oradaysanız mutlaka görmeniz gerektiğini düşündüğümüz kutlamalar, orada değilseniz bile hayatınızın bir döneminde mutlaka gitmeyi planladığınız etkinlikler arasında olmalı.

Azerbaycan Bakü Gezilecek Yerler

Bakü için, Kafkas coğrafyasının ve Asya kıtasının yükselen değeri diyebiliriz. Geçmişindeki bir çok kadim medeniyetin ayak izlerini bıraktığı bu kent, günümüzde de değerini aynen muhafaza etmektedir. Eskiden kalma alışkanlıklarını, günümüzün modern yaşantısı ile çok güzel birleştirmeyi başaran Bakü, geleneklerinde de asla taviz vermeden büyümeye ve gelişmeye devam etmektedir.

Son on yılda Avrupa şehirlerine artan ilgi Bakü gibi yakınımızda yer alan muhteşem şehirleri ıskalamamıza sebep olabiliyor. Azerbaycan’ın kalbi ve her şeyi olarak da görebileceğimiz Bakü’yü mutlaka hayatınızın bir yerinde keşfetmeli ve hatıratınızın bir parçasına eklemelisiniz. Azerbaycan ve dolayısıyla Bakü, Dünya için yalnızca gezilmesi gereken yerler iken Türkiye’de yaşayan bizler için farklı anlamları da ihtiva etmektedir. Yıllardır kardeş ülke olarak gördüğümüz ve bu duygunun her türlü karşılığını aldığımız Azerbaycan’ın başkenti Bakü, Türkiye’den giden gezginlere her türlü misafirperverliği gösterip, her türlü kolaylığı sağlamaktadır. Bu sebeple diğer toplumlardan farklı olarak bizler oldukça rahat ve keyifli bir seyahat gerçekleştirebiliriz. 

Bakü yalnızca misafirperverliği ve tarihi mirası ile değil, doğal güzellikleriyle de görenleri kendisine hayran bırakan bir kent. Kamp yapmaya, deniz ve yaz turizmine meraklı olanlara ve özellikle sıcak mevsimde yapılan ekstrem sporları denemek isteyenlere her türlü olanağı sunmakta. Sırt çantasıyla yola çıkıp, gittiği yerlerde konaklamasını çadırla yapan ve ulaşımını otostop ile sağlayan gezginlere Asya kıtasının en güvenli şehirlerinden bir tanesine gittiklerini söyleyebiliriz. Halk ve güvenlik güçleri turistlere her türlü yardımı sağlamakta. 

Her yönüyle tam bir turizm cenneti olan Bakü’ye en yakın zamanda yolunuzu düşürüp, tarih boyunca karşılıklı dayanışma duygularını en yoğun biçimde yaşadığımız bu toplumla temas etmenizi gönülden tavsiye ediyoruz.

Bakü Alev Kuleleri

Asya ve Kafkasya coğrafyalarında son 20 yılın en büyük gelişme ve büyüme gösteren şehirlerinden söz ederken mutlaka Bakü ismini duyuyoruz. İşte Alev Kuleleri bu büyümenin en büyük kanıtlarından bir tanesi. Yapımı için 400 milyon dolar ve altı yıl gereken kuleler, Azerbaycan’ın ilk gökdelenleri olması yönüyle de dikkat çekiyorlar. Yapımına 2007 yılında başlanmış ve 2013 yılında tamamlanmıştır. Tamamlanır tamamlanmaz ise uluslararası arenada adından söz ettirmiş ve MIPIM tarafından ‘En iyi otel ve turizm kompleksi’ ödülünü almıştır. Kulelerin en çok dikkat çeken özelliği ise yapıya adını da veren şeklidir. Her biri aleve benzeyen 3 kulenin yan yana gelmesi ile oluşan Alev Kuleleri, birbirinden farklı amaçlar için kullanılmaktadır. Bünyesinde aynı anda otel, konut, alışveriş merkezi ve iş merkezleri bulunmaktadır. Tamamlandığı yıldan bu yana Bakü’nün en önemli yapılarından bir tanesi haline gelmiştir. Bütün kullanım vasıfları arasında otel olma özelliği en çok ilgi çeken yönüdür. Yurt dışından Azerbaycan’a gelen iş adamları, sanatçılar, politikacılar genellikle Alev Kuleleri’nde konaklamakta ve iş görüşmelerini burada sürdürmektedirler. Modern zamanlarda Azerbaycan ve Bakü denince Alev Kuleleri’ni görmeden ve bahsetmeden geçmek olmaz diye düşündük.

Azerbaycan Bakü Kız Kulesi

Bakü’nün tarihi yapılarından bahsedince ilk olarak altının çizilmesi gereken Kız Kulesi’dir. Kentin eski şehir kısmının güneydoğu bölümünde yer almaktadır. Kız kulesi yalnızca Bakü’nün değil aynı zamanda Abşeron’un da en değerli mimari eserlerinden bir tanesidir. Tam olarak ne zaman ve ne amaçla inşa edildiğine dair birbirinden oldukça farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı tarihçiler Kulenin tarihinin 3000 yılı aşkın bir zamana kadar uzandığını savunurken bazı tarihçiler ise bu sürenin daha kısa olduğunu belirtmektedir. Yapının duvarları üzerinde ‘Davud’un oğlu Mesud’un Kulesi’ yazmaktadır. Bu cümleden yola çıkarak kulenin tarihine dair yine farklı farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Bazı araştırmacılar Mesud’un kulenin mimarı olduğunu savunurken bazı araştırmacılar ise Kız Kulesi’ni inşa ettiren hükümdar olduğunu söylemektedir. Tarihçilerin en yoğun olarak etrafında birleştiği fikir ise Kız Kulesi’nin Sümerler zamanında inşa edildiğidir. Arkeologlar ise Kule’nin taşlarından aldıkları örnekleri analiz ederek Kız Kulesi’nin antik çağlarda yapıldığını iddia etmişler, ancak net bir sonuca varamamışlardır. Bilimsel açıklamalar dışında ise yerli halkın en çok sevdiği hikaye kulenin yapım nedenini bir kıza bağlamaktadır. Efsaneye göre Bakü Hanı, kızını kimseye göstermemek için bu kulenin duvarları arasına hapsetmiştir. Uzunca yıllar burada yaşamak zorunda kalan kız, en sonunda dayanamayıp kendini Hazar Denizi’nin sularına atarak boğmuştur. Yine bir diğer efsaneye göre Azerbaycan’ın tarihi boyunca yaşadığı bütün savaşlarda en zor ele geçirilen yeri bu kule olmuştur. Bu nedenle bakire kule olarak adlandırılmış ve zamanla adı Kız Kulesi’ne dönüşmüştür. Kız Kulesi, 8 katlı ve yaklaşık olarak 30 metre yüksekliği olan bir yapıdır. El ile yontularak şekil verilen taşlarla inşa edilmiş ve tavanı kubbe şeklindedir. Kulenin günümüze dek bu kadar sağlam biçimde gelmesinin en önemli sebeplerinden bir tanesi taşların tamamı ile el yordamıyla biçimlendirilmesi olmuştur. Kule tarih boyunca farklı medeniyetlerce onlarca farklı görevde kullanılmıştır. Bu sebeple özellikle iç dizaynı Bakü’de hüküm süren her yeni devlet tarafından tekrar tekrar değiştirilmiştir. İlk olarak Roma İmparatorluğu döneminde İmparator Domitian’ın anıtı olarak kullanışmış ve hatta bu sebeple inşa edildiği öne sürülmüştür. Ancak bu iddiayı kanıtlayacak hiçbir kanıt yoktur. Daha sonraki dönemlerde ise gözlem evi, Ziggurat tapınağı, Zerdüştlük mabedi, Göz Kulesi, Sessizlik Kulesi ve pasif savunma yapısı gibi türlü şekillerde değerlendirmiştir. Bu kullanım biçimlerinin en yoğun araştırılan iki tanesi Zerdüştlük Mabedi ve Savunma yapısıdır. Kafkas coğrafyasının ve dolayısıyla Bakü’nün Sasani İmparatorluğu kontrolünde olduğu zaman aralığında Kız Kule’si, Zerdüştlük Tapınağı olarak kullanılmıştır ve burada çok önemli ayinler gerçekleştirilmiştir. Kule’nin en çok öne çıkan bir diğer özelliği ise savunma amaçlı kullanımıdır. Bakü hem jeopolitik konumu hem de kaynak zenginliği sebebi ile tarih boyunca çok sayıda saldırıya ve işgale maruz kalmıştır. Bu sebeple şehir her zaman dayanıklı ve korunaklı mekanlara oldukça fazla ihtiyaç duymuştur. Kız Kulesi bu mekanların en önde gelenlerinden bir tanesidir. Tarih çağları boyunca hemen hemen bütün saldırılarda krallar dahil şehrin önde gelenlerini koruma görevi üstlenmiştir. Kısacası Bakü’nün tarihini görsel olarak en güzel anlatan yapı Kız Kulesidir dersek abartmış olmayız sanırım. Kulenin etrafındaki kazı çalışmaları halen devam etmekte ve tüm Dünyanın ilgisini çekmektedir. Çok uluslu şirketler ve yabancı sermaye her yıl bu kazılara bütçe ayırmaktadır. Başta Alman arkeologlar olmak üzere hemen hemen dünyanın her yerinden bilim insanları belirli dönemlerde kazılarda çalışmaktadır. 1964 yılında müze olarak da hizmet vermeye başlayan Kız Kulesi, 2000 yılında ise UNESCO’nun Dünya Mirası listesine alınmıştır. Kuleye Bakü’yü tanıtan kartpostallarda, tanıtım videolarında ve reklamlarda sık sık rastlamak mümkün. Son yıllarda ise Azerbaycan’ın en önemli kültürel geleneklerinden bir tanesi olan Nevruz Kutlamaları Kule çevresinde yapılmaya başlanmış ve adet haline gelmeye başlamıştır.

Azerbaycan Bakü Şirvanşahlar Sarayı

Azerbaycan’da hüküm süren bir başka medeniyet olan Şirvanşahların en görkemli eseridir. Aynı zamanda Bakü’nün de en çok dikkat çeken yapılarından bir tanesi haline gelmiştir. Tarih kaynaklarına göre 15. yüzyılda Şirvanşahlar’ın hanı İbrahim Halilullah tarafından inşa ettirilmiştir. Bakü’nün en çok turist çeken bölgesi olarak da bilinen İçeri Şeher yani Eski Şehir bölgesinde yer almaktadır. Aynı Kız Kulesi gibi 2000 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınmış ve o tarihten bu yana bütün sosyal bilimciler tarafından büyük ilgi görmüştür. Şirvanşahlar Sarayı yalnızca Azerbaycan ve Bakü için değil bütün Yakın Doğu coğrafyası için oldukça önemli bir eserdir. Hem Kafkas bölgesinde hem de Yakın Doğu İslam coğrafyasında saray oldukça büyük ilgi görmekte ve her iki coğrafyanın da en muhteşem eserleri arasında sayılmaktadır. Şirvanşahlar Sarayı aynı zamanda 1964 yılından bu yana müze olarak hizmet vermekte ve turistlerin oldukça fazla ilgisini çekmektedir.

Bakü İçeri Şeher

Azerbaycan Bakü'de gezilecek yerleri gezerken en çok sevdiğim bölge olmuştu. Eski Türk şehirlerinin hemen hemen hepsinde olduğu gibi Bakü’de de Eski Şehir yerleşimi bulunmaktadır. Bu bölge Bakü’ye tarih devirlerinin bir armağanı olarak dahi görülebilir. İçerisinde Kız Kulesi, Şirvanşahlar Sarayı gibi oldukça önemli tarihi yapılar barındırmaktadır. Hala aktif olarak yerleşimin de sürdüğü bölgede, aynı zamanda oldukça fazla sayıda kafe, restoran ve bar bulunmaktadır. Bu sebeple yalnızca tarihi yapıları keşfetmekle kalmayıp aynı zamanda eski dönemlere uzanıp keyifli vakit geçirmeniz mümkün. 2000 yılında UNESCO tarafından da Dünya Mirası listesine alınarak bir kez daha önemini kanıtlamış olan İçeri Şeher bölgesine Azerbaycan Hükümeti de oldukça büyük önem vermekte ve bölgeyi ülkenin sembollerinden bir tanesi olarak görmektedir. Bakü’ye planlanacak bir seyahatte görülmesi olmazsa olmaz olanların başında İçeri Şeher bölgesi gelmektedir. Özellikle fotoğraf sanatına meraklı olanlar için İçeri Şeher bölgesi unutulmaz sahneler ve manzaralar sunmaktadır.

Azerbaycan Bakü Haydar Aliyev Kültür Merkezi

Azerbaycan Devleti’nin ve halkının sanata olan düşkünlüğünün ve desteğinin en büyük kanıtlarından bir tanesi olan Haydar Aliyev Kültür Merkezi 2013 yılında kullanıma açılmıştır. Yaklaşık olarak yüz bin metrekarelik bir alana yayılmış olan kültür merkezi içerisinde birbirinden farklı pek çok etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır. Azerbaycan Devleti’nin düzenlediği yarışmayı kazanarak binanın tasarımını yapmaya hak kazanan Dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid’in konsept tasarımına uygun olarak inşa edilmiştir. İnşa edilme sürecinin arkasında çok uluslu bir işbirliği vardır. Zaha Hadid’in tasarımının üzerine Kıbrıslı Türk Mimar Saffet Bekiroğlu çalışmış ve binanın detaylarını tasarlamıştır. İnşaat sürecini ise Türkiye’den bir firma üstlenmiş ve inşa edilmesi 4 yılı bulmuştur. Projenin büyüklüğü ise yaklaşık olarak 250 milyon dolara mal olmasından anlaşılmaktadır. Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nin bünyesinde konser salonu, konferans salonu, kütüphane, müze ve çok sayıda sanat galerisi yer almaktadır. Uluslararası alanda bir çok sanatçının çalışmaları bu galerilerde sergilenmekte ve son yıllarda çalışmalarını burada sergileme şansı bulan sanatçıların prestijleri artmaktadır. Kültür Merkezi’nin inşa edilmesi süresince en çok tartışılan yönü ise üzerinde yer aldığı toprağın zorla istimlak edildiği tartışmalarıdır. Uluslararası niteliği bulunan bir çok kurum ve kuruluş ise bu iddiaları yalanlamış ve Azerbaycan Devleti’ni aklamıştır. Yine Bosna ve Sırbistan’dan işçiler getirilerek kötü çalışma koşullarında çalıştırıldığı iddiaları da iddia olmaktan öteye geçememiştir. Yüzlerce sanatçının adını duyurmasına da vesile olan kültür merkezi her ne kadar bu tartışmalara sokulmaya çalışılmış olsa da en büyük desteği kendi halkından görmüştür ve Azerbaycan için modern zamanların simgelerinden bir tanesi haline dönüşmüştür. Yapının en çok ilgi çeken yönlerinden bir tanesi ise deniz dalgasına benzeyen şeklidir. Bu şekilde inşa edilmesinin sebebi Hazar Denizi’dir. Azerbaycan ve Kafkas mitolojisinde Hazar Denizi oldukça büyük bir yer kaplamaktadır. Kültür Merkezi’nin projesi çizilirken de Hazar Denizi’nin mitolojik bir tasviri yapılmaya çalışılmıştır. Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nin açılışı 2013 yılında yapıya ismini veren Haydar Aliyev’in 89. doğum günü ve Haydar Aliyev Vakfı’nın faaliyete girmesinin 8. yıl dönümü şerefine 5 Kasım tarihinde yapılmıştır. Azerbaycan rotalarına ilk yazılan şehir büyük çoğunlukla Bakü olmaktadır. İşte Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nin de Bakü rotalarına ilk yazılması gereken yapılardan bir tanesi olduğunu düşünmekteyiz. Eğer fırsatınız olur kültür merkezinin içerisinde o sırada açılmış olan bütün sergileri gezmeyi ve mümkünse sahne sanatlarına ait bir gösteriyi de izlemeyi ıskalamayın deriz.

Bakü Ateşgah

Kaynaklarda Ateş’in Evi ve Ateş’in Mabedi olarak da geçen yapı Azerbaycan tarihinin ve kültürünün en değerli eserlerinden bir tanesidir. Zerdüştlerin yani Mecusilerin Dünya üzerindeki üç dini yapısından bir tanesidir. Bu sebeple Dinler tarihi açısından da oldukça değerli bir yeri vardır. Bilinen ilk parçası 1713 yılında ahır olarak inşa edilmiş ve bu tarihten sonra eklenerek büyümüştür. Yapıya yukarıdan bakıldığında veya projesi kağıt üzerinde incelendiğinde klasik şehir hanlarına benzemektedir. Bu şekilde inşa edilmesinin sebebi ise geçmiş yıllarda hac görevini yerine getirmek için Ateşgah’a gelen hacıların konaklamasını da sağlamaktı. Bakü tarih boyunca onlarca medeniyetin etkisi altında kalmıştır. Bunlardan bir tanesi de Medya İmparatorluğudur. Bugün Mezopotamya topraklarında yaşayan Kürtlerin de atası olarak görülen Medler Azerbaycan coğrafyasında oldukça uzunca bir süre yaşamıştır. Ateşgah’ın da bu dönemde inşa edilen ateş tapınaklarından bir tanesi olduğu söylenmekte ve geleneğin son parçası olarak ayakta durmaktadır. Tarih kaynaklarına göre mabedin avlusunda devamlı olarak yanan bir ateş bulunmaktadır. Ancak günümüzde bu ateşin doğalgaz ile yakıldığı bilinmektedir. Arkeologlara göre geçmişte yanan ateş de toprak altında kalmış bir fosil yakıtın etkisi ile devamlılığını sürdürmüştür. Ateşgah’ın bütün dizaynı yanan ateşe göre yapılmış ve avlunun çevresinde onlarca küçük oda bulunmaktadır. Geçmişte hacı görevini yerine getirmek için Ateşgah’a gelen hacılar bu odalarda konaklamakta ve bütün gün ateşi izleyerek ibadetlerini gerçekleştirmekteydi. Bu odalara aynı zamanda Çilehane denmekteydi. Bunun sebebi ise Zerdüşt inancında insanların ibadetlerini gerçekleştirmek için kendilerine farklı biçimlerde işkenceler yapıyor olmalarıdır. Günümüzde bu çilehane olarak adlandırılan küçük odalar dahil yapının hemen hemen hepsi müze olarak kullanılmakta ve her inançtan insanın ziyaretine açıktır. Her odanın girişine Sanskrit dilinde ve Zerdüşt inancının gereklerini anlatan kitabeler asılı bulunmaktadır. Azerbaycan Devleti, Zerdüştlere olan saygısından dolayı kitabeleri hiçbir zaman Azeri Türkçesi’ne çevirtmemiştir. Yalnızca bir kitabenin ne zaman çevrildiği bilinmemekle beraber Farsça çevirisi mevcuttur. Günümüzdeki haliyle olmasa bile Ateşgah’ın yer aldığı bölge her zaman Mecusiler için kutsal olmuştur. Hatta tarihi 7. yüzyıla kadar uzanan bir geçmişi olduğu söylenmektedir. Azerbaycan’ın İslamiyete geçişi ile birlikte Zerdüştlük yerli halkın arasından hızla önemini kaybetmiştir. Bu sebeple tapınak da eski önemini ve değerini yitirmeye başlamıştır. Tapınakta en son 1800’lü yılların sonunda bir Mecusi kahini bulunmuş ve o günden sonra tamamen kültürel değerini muhafaza etmeye yönelmiştir. Azerbaycan coğrafyasının İslamiyeti kabul etmesi ile birlikte bu bölgede yaşayan Zerdüştlerin hemen hemen hepsi Hindistan’a göçmüştür. Bu nedenle Ateşgah her yıl Hindistan’dan çok sayıda ziyaretçi almaktadır. Bu ziyaretçilerin önemli bir kısmı Mecusi inancını sürdüren insanlardan oluşmakta ve Ateşgah’a hacı görevlerini yapmak için gelmektedir. 1900’lü yıllarda Hindistan’dan Ateşgah’a çok sayıda ziyaretçi gelmesi ve Azerbaycan’daki Zerdüştlerin Hindistan’a göç etmesiyle her iki ülkede de mimari benzerlikler ortaya çıkmıştır. Ateşgah’ın çok odalı yapısı ise bazı dönemlerde binanın han olarak kullanılmasına neden olmuştur. Bu sebeple küçük bir yönü de olsa ticaret için önemli görülmüştür. Ancak hiçbir zaman dini değerinin yanına bile yaklaşamamıştır. Ateşgah Bakü’ye yaklaşık olarak 30 km mesafede yer almakta ve Azerbaycan’ın hem kültürel hem de dini olarak tarihini anlamak isteyen ziyaretçilerini beklemektedir. Özellikle Nevruz Kutlamaları’nda Bakü’ye seyahat etmeyi planlayan gezginler için Ateşgah en doğru tercihlerden bir tanesi olacaktır. Çünkü bilindiği üzere Nevruz Bayramı bütün kültürlere Mecusilerin bıraktığı bir iz olarak geçmiştir. Bu sebeple Nevruz’u kutlamak ve baharı karşılamak için en uygun yer Dünya’da en son ayakta kalan 3 Zerdüşt tapınağından bir tanesi olan Ateşgah olacaktır.

Azerbaycan Halı Müzesi

Azerbaycan Devlet Milli Halı ve Halk Sanat Müzesi, Bakü üzerinden yer alan en önemli müzelerden bir tanesidir. Halı Müzesi, Azerbaycan kültürünü tanımak açısından önemli bir rehber görevi görmektedir.  Dünya’da halı üzerine konuşulduğunda akıllara iki medeniyet ve iki ülke gelmektedir. Bunların birincisi pek tabi ki İrandır. Ancak Azeri kültürü bu konuda hiç geri kalmamakta hatta halıcılığı bir sanata dönüştürmekte oldukça öne çıkmaktadır. Müze Sovyetler Birliği döneminde hem halıcı hem de ressam olan Letif Kerimov’un öncülüğünde kurulmuştur. Müzede yaklaşık olarak 7000 halı sergilenmektedir. Dünya’nın ilk ve en büyük halı müzesi olması vasfı ile de Azerbaycan’ın halıcılık mesleğine ve sanatına ne denli önem verdiğinin kanıtı niteliği taşımaktadır.  Müzede İlk Çağlardan günümüze varana kadar başta Azerbaycan olmak üzere hemen hemen bütün Kafkas ve Acem bölgesinden halılar sergilenmektedir. Müzede yer alan en eski halının 14. yüzyıldan kalmış olduğu bilinmekte ve sergi dizaynı kronolojik olarak sıralanmıştır. Yani müzeye girdiğinizde 14. yüzyıldan başlayıp günümüze kadar uzanan bir halı koleksiyonun ile karşılaşmanız mümkün. İlk inşa edildiğinde Sovyet mimarisi kullanılarak yapılmış bir müze binası iken 2014 yılında Azerbaycan Devleti’nin ve Kültür Bakanlığı’nın çalışmaları ile yeni binasına taşınmıştır. Şu anda dıştan bakıldığında katlanmış bir halıya benzeyen müze binası koleksiyonun sergilenmesi için daha avantajlı koşullar göz önünde bulundurularak inşa edilmiştir. Müzede halıların yalnızca ortaya çıktıkları tarih değil aynı zamanda hangi bölgeye ait oldukları da yazmaktadır. Karabağ Halıları gibi dünyaya adını duyurmuş ve marka olmuş halıların en güzel örneklerini müzede içerisinde görmeniz mümkün. Müzeye ulaşım ise metro ve otobüslerle şehir merkezinden oldukça kolay bir biçimde sağlanmakta. Azerbaycan’ın hem tarihte hem de günümüzde önemli ticaret kaynaklarından bir tanesi olan halı ticareti, Azerbaycan Halı Müzesi ile bir sanat olarak görülmeye de başlanmış durumda. Özellikle son yıllarda halıcılık konusundan attıkları adımlar ve kültürel olarak korumaya çalışma çabaları ile birlikte halıcılığı bir sanat olarak Dünya’ya sunmaya başladılar. Bu nedenle Bakü’ye gerçekleştirmeyi planladığınız herhangi bir seyahatin en azından ufak bir kısmını Halı Müzesi’ne ayırmanız hem Azerbaycan’ın tarihteki en önemli ticaret kaynaklarından bir tanesini tanımanıza hem de yeni bir sanat türü ile karşılaşmanıza önayak olacaktır.

Bakü Bulvarı

Azerbaycan’ın kalbi olarak görülen Bakü Azerbaycan gezilecek noktalar arasında Bakü Bulvarı vardır. Tarihi Rusya İmparatorluğu’na yani Sovyetler Birliği öncesi döneme kadar uzanmaktadır. 1909 yılında kentsel dönüşümün bir parçası olarak görülmüş ve inşa edilmesi konusunda oldukça önemli çalışmalar yapılmıştır. En başta orta gelirli halkın dinlenmesi ve gezinmesi için şehir meydanının yeterli gelmemesi ile ortaya atılmış bir fikir olarak geliştirildi. Rusya İmparatorluğu zamanında dönemin valisi tarafından inşa edilecek proje için bir yarışma düzenlendi. Bu dönemde petrolün de Dünya için önem kazanması ve Bakü’de yaşayan hemen hemen bütün mimarların petrol rafinerilerinin inşa edilmesi projelerinde çalışması sebebi ile yarışmaya neredeyse hiçbir mimar katılmadı. Bu sebeple belediye başkanının önüne bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda proje geldi ve kazanan yıldız yani zvezda isimli bir proje oldu. En başta yapılan projede bir banyo evi, bir lüks restoran ve onlarca pavyon yer almaktaydı. Ancak 1912 yılında Polonya’dan gelen bir mimarın projeyi geliştirmesi ile birlikte lüks bir sinema, farklı tarzlarda restoranlar ve bir kumarhane eklendi. Böylece Bakü Bulvarı oldukça büyük bir alana yayılmış oldu. Bulvarın hemen Hazar Denizi kıyısında yer alması insanların hem gezip hem de denize girmesini olanaklı kılıyordu ancak 1950’li yıllara kadar atık su probleminin çözülememesi bu imkanı yerli halkın elinden alıyordu. Bakü Bulvarı’na eklemeler yapmak için gelen Polonyalı mimar aynı zamanda günümüze dek uzanan oldukça başarılı bir ağaçlandırma çalışmasını da başlattı. Böylece Bakü şehrinin en yeşil alanlarından bir tanesi de elde edilmiş oldu. Birinci Dünya Savaşı’nın ortaya çıkması ve Azerbaycan’ı da oldukça derinden etkilemesi ile projenin ilerleyişi oldukça büyük bir sekteye uğradı. Hemen savaşın ertesinde Sovyetler Birliği’nin Bakü’yü kontrolü altına alması ile birlikte Bakü Bulvarı tekrar büyümeye başladı ancak eski tarzından daha farklı biçimlendirildi. Öncelikle kumarhane kapatıldı ve yerine bir tiyatro binası açıldı. Daha sonra ise bir paraşüt kulesi inşa edildi ve Bulvar Uluslararası Ticaret Limanı’na kadar uzatıldı. Daha sonraki yıllarda yeni restoranlar, kafeler ve sinemalar açılmış olsa da Soğuk Savaş Dönemi’nin gelmesi ile birlikte Bulvar’a yapılan harcamalar da kesilme noktasına geldi. 1970’li yıllardan bağımsızlığın ilan edildiği yıla kadar hemen hemen hiçbir maddi yatırım almadan ayakta kalmaya çalıştı. Özellikle 1980’li yıllarda artık bakımsızlıktan yerli halkın bile uğramak istemediği bir bölge haline geldi. Bağımsızlık sonrasında ise dönemin cumhurbaşkanı Haydar Aliyev tarafından Milli Park ilan edilerek korunma altına alındı. Uzunca bir süre Azerbaycan’ın kendi ekonomisini toparlamasını bekledi ve en sonunda gereken ilgiyi görerek üst üste büyük çaplı yatırımlar almaya başladı. Başta Haydar Aliyev olmak üzere Azerbaycan’ın yönetiminde yer almış hemen hemen bütün politikacılar Bakü Bulvarı’na büyük özen gösterdi. Bugün ise Bulvar yapılan bu yatırımların karşılığını vererek şehrin en önemli turistik noktalarından bir tanesi kimliğine bürünmüş durumda ve uzunluğu neredeyse 25 km. Azerbaycan’ın Eurovision Müzik Yarışması’nı kazanması sonrasında büyük bir Devlet bayrağı da Bulvar’ın bir parçası olarak eklenmiş durumda. 2010 yılı sonrasında yalnızca devlet bayrağı değil çeşitli eğlence merkezleri, kafeler, restoranlar ve kültür-sanat yapıları Bakü Bulvarı’na açılmış. Bugün bile tam olarak projenin tamamlandığını söylemek oldukça güç. Çünkü tarihine de bakıldığında Bakü Bulvarı için söylenecek en doğru cümle hiçbir zaman tamamlanmayacak bir proje olduğudur. Dünyadaki hemen hemen bütün şehirlerin bir alışveriş, eğlence ve sanat merkezi bulunmakta. İşte Bakü Bulvarı, Bakü ve Azerbaycan için tam olarak bu görevleri yerine getirmekte. Şehir merkezinin hemen hemen her yerinden yürüyerek, metro veya otobüsle ulaşabileceğiniz Bakü Bulvarı, Bakü’nün görülmesi gereken en önemli yerlerinden bir tanesi. Hem kültür turizmi için Bakü’ye giden gezginlerin hem de gece hayatı ve eğlence için yolunu düşürenlerin ortak noktası olarak da görülebilecek bir bölge. Yine aynı şekilde alışveriş yapmayı sevenlerin de Bakü Bulvarı’ndan büyük keyif alacağını düşünüyoruz. Hatta son yıllarda Bakü’ye giden turistlerin büyük bir bölümü konaklama tercihlerini Bulvar çevresindeki hostel ve otellerden yana yapıyorlar. Böylece hem şehrin kalbine yürüme mesafesinde konaklıyor hem de gezip görmek istedikleri yerler için ulaşım ağını oldukça rahat kullanıyorlar.

Bakü Fevvareler Meydanı

Azerbaycan Bakü gezilecek yerler listesi yapacaksanız burası ilk durağınız olmalı. Kendinizi sürekli olarak bu meydanda bulacaksınız. Bakü’nün ve dolayısıyla Azerbaycan’ın en dikkat çekici noktalarından bir tanesidir. Daha önce Bakü’yü ve Roma’yı görmüş olanlar tarafından birbirine oldukça benzer yapılar bulunduğunu söylemek mümkün olacaktır. Fevvareler Meydanı, büyük çoğunlukla turistlerin ziyaret ettiği ve zaman geçirdiği bir bölgedir. Meydanın etrafında dünyanın hemen hemen her ülkesinden lüks giyim mağazaları ve Azerbaycan’a özgü hediyelik eşya dükkanları bulmak mümkün. Özellikle Avrupa’dan gelip alışveriş yapmak isteyen turistleri ciddi boyutta cezbetmektedir. Yine aynı şekilde fiyatları Azerbaycan ortalamalarının üzerinde yer alan lüks restoranlar da meydanın hemen her yerinde konuşlanmıştır. Daha çok alışveriş esnasından yorulup bir şeyler yiyip içmek isteyen turistler veya Rönesans dönemi tadında romantik bir akşam yemeği yemek isteyenler tarafından tercih edilen restoranlar Bakü’ye kadar gidilmişken bir defa da olsa denenmeye değer diye düşünüyoruz. Meydanın Roma’ya benzer yönü ise hemen hemen her yerine süsleme amacıyla konulmuş çeşmelerdir. Hem meydanı ziyaret eden turistlere hoş manzaralar oluşturmak hem de medeniyeti sembolize etmek için inşa edilen çeşmeler, meydanın en önemli unsurları haline gelmişlerdir. Bakü’ye yapılacak olan seyahatin özellikle bahar aylarında en keyifli noktalarından bir tanesi Fevvareler Meydanı olabilir. Bu nedenle yolunuzu düşürmenizi mutlaka tavsiye ediyoruz.

Bibiheyet Camii

Bakü’nün tarihinde oldukça önemli bir rol oynayan Şirvanşahlar Kavimi’nin en güzel eserlerinden bir tanesidir. Orijinal halinin 13. yüzyılda Şirvanşah Sultanı Ferruhzad tarafından inşa ettirildiği bilinmektedir. Ancak daha sonraki yıllarda oldukça fazla sayıda savaş görmesi ve başka inançlara sahip devletlerin kontrolü altında kalmasıyla yıpranmış ve daha fazla dayanamayıp yıkılmıştır. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle dönemin cumhurbaşkanı Haydar Aliyev caminin tekrar inşa edilmesini istemiştir. 1990’lı yıllarda projesi tekrar çizilen cami, yine aynı yıllarda orijinal halinin birebir kopyası olarak inşa edilmiştir. Bibiheyet Camii, günümüzde hem ibadete hem de ziyarete açıktır.

Bakü Şehitler Hiyabanı

Bakü’de yer alan ve oldukça etkileyici bir hikayeye sahip anıt tarzında inşa edilmiş bir şehitliktir. Şehitler Hiyabanı yalnızca Azerbaycan için değil Türkiye Cumhuriyeti için de oldukça değerlidir. En başta 1918 yılında Bakü Savaşı’nda ölen askerlerin gömüldüğü yere inşa edilmiştir. Bakü Savaşı’nda Azerbaycan Türkleri ile Türkiye Türkleri omuz omuza savaşmış ve şehit olmuşlardır. Savaşın bitmesi ile birlikte şehitler, Hiyaban’ın olduğu bölgeye defnedilmişler ve adlarına bir anıt dikilmiştir. Daha sonra Sovyetler Birliği’nin Bakü’yü yönetmeye başlamasıyla bu bölge eğlence amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. Azerbaycan halkının Sovyet döneminden unutamadığı en büyük anı da budur. Sovyetler burayı Dağüstü Parkı diye isimlendirmiş ve farklı biçimlerde eğlence aktiviteleri için kullanmışlardır. Daha sonraki yıllarda Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Azerbaycan’ın bağımsızlığını ilan etmesiyle Bakü’de ‘Kara Ocak’ denilen olaylar yaşanmaya başlanmıştır. Ülkenin tarihinde onlarca kanlı savaş ve olay olmasına rağmen en çok hafızalarda kalan olay Kara Ocak’tır. Kara Ocak olaylarının sona ermesi ile birlikte şehitler yine bu bölgeye defnedilmiş ve tekrar Şehitler Hiyabanı ismini almıştır. Azerbaycan’ın hangi bedelleri ödeyerek bağımsızlığını kazandığını anlamak adına ziyaret edilebilecek en doğru yeridir. Ve tabi ki bu bedellerin tek başına değil Türkiye’nin dostluğu ve kardeşliği ile birlikte ödendiğini anlamak için de mutlaka görülmesi gerekir. Şehitler Hiyabanı, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkinin ve anlaşmanın hiçbir kağıda ihtiyaç duyulmadan, asla bozulmayacak olduğunun kanıtı niteliğindedir.

Azerbaycan Ulusal Tarih Müzesi

Bakü’de yer alan en büyük müzedir ve Azerbaycan’ın tarihini anlamak için başvurulacak en değerli kaynaklar burada yer almaktadır. Sovyetler Birliği’nin ülkeyi kontrol ettiği zamanlarda, 1920 yılında inşa edilmiştir. Müze iki farklı bölümden oluşur. Birinci bölümde ilk çağlardan bu yana Azerbaycan topraklarında yaşamış bütün uygarlıklardan kalma arkeolojik ve etnografik eseler sergilenmektedir. Bu bölüme aynı zamanda Milli Müze de denilmektedir. Müzenin ikinci bölümünde ise dünyaca ünlü petrol zengini ve iş adamı Hacı Zeynelabidin’in yaşadığı ev ve kullandığı mekanlar ziyaretçilere sunulmaktadır. Müze koleksiyonunun yaklaşık olarak 300 bin eserden oluştuğu söylenmektedir. Bu eserler arasında Medya İmparatorluğu’ndan Alban Hanlığı’na, Manna Devleti’ndan Hürremilere kadar onlarca farklı medeniyetten izler vardır. Bu sebeple Azerbaycan’ın bütün tarihini tek bir çatı altında keşfetmek isteyenler gezginler için en değerli mekanlar arasındadır. Müzede aynı zamanda bir adet modern tarih bölümü ve bir adet kütüphane de yer almaktadır. Yine aynı şekilde tarihi paralara meraklı olanlar için Azerbaycan toprakları üzerinde basılmış olan bütün paraların sergilendiği bir Nümizmatik Bölümü de yer almaktadır. Azerbaycan Devleti ve halkının sanata olan desteğinin en belirgin olarak görüldüğü yerlerden bir tanesi de Ulusal Tarih Müzesidir. Bünyesinde bir adet sanat tasarım bölümü bulunduran müzede aynı zamanda bir sanat tasarım grubu da vardır. Ulusal Tarih Müzesine, şehrin hemen hemen her yerinden metro ve otobüs ile ulaşılabilecek kolaylıktadır. Kültür turizmine ve gezdiğiniz ülkelerin tarihini araştırmaya meraklıysanız Ulusak Tarih Müzesi, Bakü’nün size sunabileceği en muhteşem yerlerden bir tanesi ve hatta en değerlisi. Bu nedenle Azerbaycan ve Bakü seyahatinizin en önemli noktalarından bir tanesi olarak Ulusal Tarih Müzesi’ni görebilirsiniz.

Bakü Taze Pir Camii

İslamiyet etkisi altındaki Bakü’nün  en görkemli eserlerinden bir tanesidir. Camiinin inşasına 1905 yılında başlandı ve 1914 yılında tamamlandı. Yapım süresinin 9 yıl olması bile yapının ne denli görkemli olduğunu anlatmaya yetecektir. Taze Pir Camii, mimar Ziver Ahmedbeyov’un en önemli eserleri arasında yer almaktadır. Camiinin yapılması için gerekli desteği sağlayan Nabat Khanum Aşurbeyova’nın inşa süresinde ölümü ile yapımı bir süre durdu ancak daha sonra ailesinin gerekli yardımı yapmayı sürdürmesi ile tamamlandı. Azerbaycan’da yer alan hemen hemen bütün camiilerde olduğu gibi Taze Pir Camii’nde de Sovyetler Birliği etkisi uzunca bir dönem yaşandı. 1914 yılında açılan Camii, 1917 yılında Rusya’da devrim olması ve Azerbaycan’ın Sovyet topraklarına katılmasıyla kapandı. Bu tarihten sonra sinema ve ahır olarak kullanılmaya başlandı. Sovyetler Birliği, topraklarında yer alan hemen hemen bütün dini yapılara aynı şekilde devranmış ve yapım amaçlarına uygun kullanılmasını yasaklamıştır. 1943 yılında Sovyet yasalarının yumuşaması ve dini özgürlüklerin geri kazanılması ile birlikte tekrar camii olarak kullanıma açıldı. Taze Pir Camii yaklaşık 1500 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Camiinin kubbesi ve mihrabı mermer taşından yapılmış, geri kalan kısmında ise bolca altın kullanılmıştır. Duvarları ise Osmanlı eserlerinde de görmeye alışık olduğumuz sarı taşlardan örülmüştür. Doğu medeniyetlerinden getirilen süslemeler camiye bambaşka bir hava katmış ve dünyanın her yerinden Müslüman toplulukların ilgisini çekmiştir. İslamiyetin Şii mezhebinde yer alan Müslümanların en gözde eserlerinden bir tanesidir. Günümüzde hala yapımına uygun bir biçimde camii olarak kullanılan yapı, günün her saatinde ibadete ve her dinden ve ırktan insanın ziyaretine açıktır.

Azerbaycan Bakü Modern Sanat Müzesi

Azerbaycan ile ilgili en sık tekrar ettiğimiz olgulardan bir tanesi mutlaka ki sanata olan düşkünlükleri ve destekleridir. 2000’li yıllarda ekonominin toparlanması ve kamusal harcamaların artması ile birlikte Azerbaycan Devleti bu yönünü tamamen gözler önüne sermiştir. Ülkenin hemen hemen her yerine yapılan sanat harcamalarının merkez üssü tabi ki Bakü olmuştur. Bakü Modern Sanat Müzesi, Azerbaycan’ın ilk modern sanat müzesidir. Ancak son yıllarda yapılan yatırımlardan da anlaşılacağı üzere son olmayacaktır. Müze ilk olarak 2009 yılının 20 Mart tarihinde ziyarete açılmış ve açılışına Dünyanın her yerinden sanatçılar katılmıştır. Yaklaşık olarak 1000 adet esere ev sahipliği yapan müzede iki farklı bölüm yer almaktadır. Bunlardan ilki 1900 ile 1960 yılları arasında yapılan eserlerin sergilendiği modern sanat bölümüdür. İkinci bölüm ise 1960 yılından alıp günümüze kadar getiren çağdaş sanat bölümüdür. Modern sanat bölümünde Pablo Picasso, Salvador Dali gibi Dünyaca ünlü ressamların, heykeltıraşların eserleri de sergilenmektedir. Yine aynı şekilde Altay Sadıkzade, Settar Behlülzade ve Fuad Salayev gibi hem modern hem de çağdaş zamanlarda eserler ortaya koyan Azeri sanatçıların eserlerine de sık sık yer verilmektedir. Müzenin amiral görevi gören sanat alanları resim ve heykel olsa da fotoğraf, sinema ve yerleştirme sanatı gibi farklı sanat disiplinlerinden de eserler ziyaretçilere sunulmaktadır. Açıldığı yıldan bu yana her geçen gün koleksiyonundaki eser sayısını artıran ve bu konuda büyük yol kat eden Modern Sanat Müzesi, görünen o ki önümüzdeki yıllarda da bu konuda büyük adımlar atacak ve dünyanın sayılı modern sanat müzeleri arasına adını yazdıracaktır. Azerbaycan Devleti’nin de sanata ve sanatçıya olan desteğinin bu denli büyük olması müze yönetiminin işini fazlasıyla kolaylaştırmaktadır. Bakü’nün hemen her yerinden metro ve otobüs ile ulaşabileceğiniz müze, Sovyet Dönemi dahil son yüzyılda Azerbaycan sanatının nasıl dönemlerden geçtiğini ve yönetim biçiminin sanatın üzerinde ne gibi etkileri olduğunu anlamanız için eşsiz deneyimler sunmakta.

Azerbaycan Edebiyat Müzesi

Sovyetler Birliği Döneminin Bakü topraklarına bıraktığı en güzel armağanlardan bir tanesi olan Edebiyat Müzesi, 2000 sonrası dönemde büyük çaplı devlet desteği de görerek günümüzdeki haline ulaşmıştır. Müze ilk olarak 1939 yılında ünlü şair Nizami Gencevi’nin 800. yaşını kutlamak için kurulmuştur. Ancak tam olarak İkinci Dünya Savaşı dönemine denk gelmesi sebebiyle 1945 yılına kadar ziyarete açılamamıştır. Müze binası ilk olarak 1850’li yıllarda bir kervansaray olarak inşa edilmiştir. Yaklaşık 10 yıl kadar ticaret ve konaklama amacıyla tek katlı bir bina olarak hizmet vermiş ve daha sonra sırasıyla 1860’lı yıllarda ikinci katı ve üçüncü katı inşa edilmiştir. Binanın büyütülmesinde dönemin Rusya İmparatorluğu tarafından atanan valisinin de önemli katkıları vardır. Edebiyat Müzesi, içindeki eşsiz eserler kadar binasının kullanım amaçları yönünden de oldukça etkileyici bir yapıdır. 1915 ile 1920 yılları arasındaki beş yıllık dönemde otel olarak kullanılan binada, Azerbaycan tarihinin en önemli dönüm noktalarından bir tanesi de yaşanmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesiyle birlikte bağımsızlığını ilan eden ve Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti’ni kuran Azerilerin ilk hükümeti bu binada toplanmış ve kararlarını burada vermişlerdir. Ancak Demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti’nin çok uzun soluklu olmaması ve Sovyetler Birliği’nin ülkenin yönetimini ele geçirmesiyle bina tekrar otel olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1920 yılına gelindiğinde ise savaşın etkilerinin tamamen ortadan kalkması ve Sovyetler Birliği’nin yeniden yapılanmasıyla Edebiyat Müzesi binası, sendika genel merkezine dönüştürülmüş ve yaklaşık 15 yıl bu amaçla kullanılmıştır. 1939 yılına gelindiğinde ise müzeye dördüncü kat eklendi ve bugünkü kullanım amacı olan Edebiyat Müzesi’ne dönüştürüldü. Dış kısmına ise 6 adet heykel eklendi. Bu heykeller Azerbaycan Edebiyatı’nın tarih boyunca en önde gelen isimleri olan Fuzuli, Molla Vakıf, Cafer Cabbarlı, Mirza Ahundov, Celil Mehmedkuluzade ve Hurşud Netevan’ın heykelleridir. Heykellerin etrafına ise çini süslemeler yerleştirilmiş ve her heykelin altına ismi yazılarak edebiyatçılar onore edilmiştir. Müzenin günümüzde 40 adet salonu bulunmaktadır. Bu salonlarda üç binden fazla el yazması sergilenmektedir. Ki bu konuda dünyanın en zengin arşivlerinden bir tanesine sahip olduğu söylenebilir. El yazmalarının dışında bir örneğini daha bulmanın mümkün olmadığı nadir kitaplar, minyatürler, hatıralar, resimler, yontular, portreler ve onlarca çeşit sanatsal eser sergilenmektedir. Müzenin paha biçilemeyen parçası ise kuruluşuna da ilham kaynağı olan şair Nizami Gencevi’nin 1400’lü yıllarda yazmış olduğu İskendername’dir. İskendername’nin Azerbaycan edebiyatının en önemli ve en değerli eseri olduğu konusunda bilim insanları ortak kanaat getirmişlerdir. Pazartesi dışında haftanın her günü ziyaret edilebilen müzeye Bakü’nün hemen her yerinden metro ve otobüs aracılığı ile ulaşabilirsiniz. Bir medeniyetten bahsederken mutlaka edebiyatına da eğilmek ve belki de en çok bu alanın üzerinde durmak gerekir. İşte binlerce yıldır ayakta olan Azeri medeniyeti ve kültürünün bütün izleri Edebiyat Müzesi’nde yazılı bir biçimde ziyaretçilerini beklemekte. Bakü rotanızı oluştururken Edebiyat Müzesi’ni de eklerseniz kesinlikle pişman olmayacağınız muhteşem bir deneyim yaşayacaksınız diye düşünüyoruz.

Bakü Nargin Adası

Hazar Denizi üzerinde ve Bakü’nün yaklaşık olarak 10 km açığında yer alan bir kara parçasıdır. Günümüzde ‘Büyük Zira’ yani Büyük Ada olarak isimlendirilmektedir. Büyüklü küçüklü olarak bir çok adadan oluşan Bakü Takım Adalarının en büyük parçasıdır. Kayalık bir yapısı olan Nargin Adası, stratejik önemi ve jeopolitik konumu sebebi ile Azerbaycan Savunma Bakanlığı tarafından kontrol edilmektedir. Adanın üzerinde 1885 yılından bu yana çalışmakta olan bir deniz feneri bulunmakta ve turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir. İkinci Dünya Savaşı sırasında 1941 yılında düşman gemileri tarafından fark ediliyor olması sebebi ile Sovyetler Birliği emriyle imha edilen deniz feneri, 1958 yılında orijinal planına sadık kalınarak tekrar inşa edilmiştir. O tarihten bu yana ise çalışması hiçbir zaman durmamış ve Bakü etrafındaki gemilere yol göstermiştir. Nargin Adası yalnızca stratejik önemiyle anılamayacak kadar önemli ve trajik olaylara da ev sahipliği yapmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusya İmparatorluğu ile Azerbaycan ve Türkiye arasında büyük çarpışmalar yaşanmıştır. Rusların Kafkas coğrafyasını ele geçirmesi ve savaşı kazanması ile birlikte esir aldıkları Azeri Türkleri ve Türkiye Türkleri Nargin Adası’na gönderilmiştir. Esirlerin büyük bir bölümü adanın doğal koşullarına, açlığa ve Rusların zulmüne dayanamayarak hayatını kaybetmiştir. Ancak bu doğal hapishaneden kurtulmayı başaran askerler de olmuştur. Bunlardan bir tanesi Türkiye Cumhuriyeti havacılık tarihinde önemli yer kaplayan Vecihi Hürkuş’tur. Nargin Adası, Türkiye ile Azerbaycan’ın beraber yaşadıkları acıların en büyük tanıklarından bir tanesidir ve bu sebeple oldukça önemlidir. Adanın doğal yapısı da dikkat çeken bir diğer özelliğidir. Kayalık bir yapıda olması havanın açık olduğu ve denizin uygun koşullarda olduğu dönemlerde mercanların çıplak gözle bile gözlemlenebilmesine imkan tanımaktadır. Bakü’den deniz ulaşımı ile gidilebilen Nargin Adası’na yılın belirli dönemlerinde ulaşım yoktur ve yasaktır. Bu sebeple Nargin Adası’nı özellikle görmek isteyen gezginlerin gitmeden önce iyice araştırmasını tavsiye edebiliriz. Denizin eşsiz manzaralarını ve savaşın acımasız yönlerini yerinde gözlemlemek isteyen gezginler için Nargin Adası hayatları boyunca unutamayacakları bir deneyim sunmaktadır.

Azerbaycan Bakü Gezisi Maliyeti

Bakü, her bütçeye göre seçeneklere sahip olan bir şehir. Bu nedenle her türlü konaklama, ulaşım ve beslenme yöntemine gayet ucuz şekilde ulaşabilirsiniz. Örneğin bir haftalık Bakü seyahatinin maliyetini çıkarmaya çalışırsak, konaklama için günlük 70 liradan 1000 liraya kadar değişen ücretler ödenmesi gerekmektedir. Biz en düşük maliyetleri hesaplamak istersek bir haftalık konaklama ücreti minimum 450 liraya mal olacaktır.Ben hostelde kaldığım için çok daha uygun fiyatlara kaldım. Günlük yeme içme masrafı ise iki öğün 20’şer liradan hesaplanırsa ortalama 300 lira da buradan eklenecektir. Uçak bileti de sezona ve önceden takip etmeye göre değişkenlik göstermekle beraber minimum 600 lira civarındadır. Yani Bakü’ye gitmek, konaklamak ve karnınızı doyurmak için en az 1350 lira harcamanız gerekiyor. Bunlar dışında Bakü gece hayatı, müze girişi gibi ekstralara da 650 lira sayarsak, bir haftalık Bakü seyahati minimum 2000 liraya mal olmaktadır. Tabi bu hesaplama tek kişi üzerinden yapılmaktadır. Eğer Bakü’ye kalabalık olarak gidip apartman dairesi benzeri mutfağı olan ve kendi yemeğinizi kendinizin pişireceği mekanlarda konaklarsanız ve şehir içinde her yere yürüyerek ulaşırsanız, bu gider kalemlerinin bazılarından kendinizi kurtarabilirsiniz. Bakü’ye yapacağınız seyahatin maliyeti tamamen sizin şehirde nasıl vakit geçireceğiniz ve konfor talebiniz ile ilişkilidir. Ancak genel olarak şunu söyleyebiliriz ki Bakü, bir çok Avrupa şehrine oranla oldukça uygun bir kenttir.

Azerbaycan Bakü’de Ne Yenir?

Bakü, modern durumu ve kültürü ile her şeyi tam olan komplike bir başkenttir. Tabi ki bu durum beraberin oldukça zengin bir mutfağı da getirmiştir. Orta Asya’dan bu yana gelen Türk kültürünün üzerine Acem, Rus, Arap ve Gürcü kültürleri de eklemlenerek ortaya çok çeşitli ve harika bir sentez sunmuşlardır. İşte bir çoğumuzun görünce aşık olduğu Azeri kültürünün şifreleri bunlardır. Bu kozmopolit kültürün muhteşem bir mutfağa sahip olmaması oldukça şaşırtıcı olurdu.  Azerbaycan Bakü'de yeme içme fiyatları günlük 15/20 Manat arası değişiyor.

Azeri mutfağı temel olarak bölgede yetişen sebzeleri ve tarih boyunca geçim kaynağı olarak görülen hayvanlığı kullanmaktadır. Bir çok yemeğin kuzu veya koyun eti ile yapılmasını sebebi de işte bu tarihsel alışkanlıklardır. 

Bakü, geleneksel Azeri mutfağında olduğu kadar Dünya mutfağında da iddialı bir şehirdir. Özellikle turist potansiyelinin artması ve ek gelir kaynağı haline gelmesiyle Bakü’ye açılan restoranların sayısı ve çeşitliliği de artmıştır. Şehrin sahil kısmını kaplayan Bakü Bulvarı ve turistlerin uğrak noktası olan Fevvareler Meydanı’nda her damak zevkine uygun restoran bulabilmeniz mümkün. Azerbaycan meşhur yemekleri listesinin tüm detaylarına linkten ulaşabilirsiniz.

Bakü’de geleneksel Azeri mutfağından yiyebileceğiniz yemekler ise kısaca şu şekilde; Khazar salatası,soyutma,fetir,ovrişte,piti aşısı,şah pilavı.

Khazar Salatası

Akdeniz yeşilliklerinin en taze olduğu zamanlarda daha sık tüketilen bu salatanın ton balıklı veya tavuklu çeşitleri servis edilmekte. İçine koyulan mısır ve kuru domates ise salataya bambaşka bir lezzet katıyor.

Soyutma

Azerbaycan mutfağında en çok tercih edilen et çeşidi olan kuzu etiyle yapılan sulu bir yemektir. Taşra bölgelerinde en lezzetli biçimleri yapılan yemeği Bakü restoranlarında da oldukça keyif alarak tadabilirsiniz.

Fetir

Azeri mutfağına İran kültürünün bıraktığı miraslardan bir tanesidir. Türkiye’deki tandır ekmeğine benzeyen bir ekmektir.

Ovrişte

Kuzu etinin kestane ve şeker ile pişirilmesi sonucu ortaya çıkan endemik bir lezzettir. Dünya üzerinde yalnızca Azerbaycan’da tadabileceğiniz bu yemeğin en lezzetli örneklerini Bakü restoranlarında bulabilirsiniz.

Piti Aşı

İçerisine kuzu eti eklenerek yapılan nohutlu bir yemektir. Sulu yemek biçiminde servis edilir.

Doğva Çorbası

Temel katkı maddesi yoğurt olan bir çorbadır. Yaz mevsiminde soğuk, kış mevsiminde sıcak biçimde servis edilir. Sıcak olanın içerisine parçalar halinde kuzu eti de eklenir.

Şah Pilavı

Azeri mutfağının tadılması mutlaka gereken lezzetlerinin başında gelmektedir. Yapımı oldukça zor olan bu pilavın aynısı olmasa da benzerini perde pilavı olarak Türkiye mutfağından da tanımaktayız. Bakü’ye giden ve gittiği şehirlerin endemik lezzetlerini tatmayı seven gezginler için hayat boyu unutamayacakları bir lezzettir.

Azeri mutfağının lezzetleri tabi ki bunlarla sınırlı değil. Bakü’de yer alan geleneksel restoranlara gittiğinizde oldukça endemik ve farklı lezzetler ile karşılaşabilirsiniz.

Bakü’de Nerede Kalınır? - Bakü Otel-Hostel Tavsiye

Azerbaycan Bakü, toplu taşıma ağı oldukça gelişmiş bir şehirdir. Bu nedenle kentin neresinde kalırsanız kalın 7/24 merkeze rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Ancak Bakü’nün görülmesi gereken yerleri birbirine oldukça yakın olduğu için, kent yürüyerek gezmek için de fazlasıyla avantajlıdır. Kentin merkezi sayılabilecek bölgede konaklama yaparsanız görülmesi gereken yerlerin büyük bir çoğunluğuna toplu taşıma kullanmadan ulaşabilirsiniz. Bu bölgede hosteller, pansiyonlar ve her çeşit oteller bulunmaktadır. Bu sebeple her bütçeye uygun konaklama seçenekleri bulabilmeniz fazlasıyla olası. Bakü’nün dış kısmında yer alan bölümlerini görmek veya yürümek istemeyenler için de bu bölgede konaklama yapmak avantajlı olacaktır. Çünkü Bakü şehir merkezi toplu taşıma konusunda da kentin en zengin bölgesidir. Bakü'de ailecek kalabileceğiniz temiz düzgün otel fiyatları 250 TL civarıdır. Ben Azerbaycan Bakü'de 1 gece otelde kalmıştım. Eğer Bakü'de hostel tavsiyesi arıyorsanız 4 günlük 25 Manat ödediğim Cheeky Carabao Backpackers Hostel'i önerebilirim. Çalışan kişinin adı Mesud'du ve çok yardımcı oluyor.

Azerbaycan Bakü'de Neler Yapılır?

Bakü, Kafkas coğrafyasının yükselen değeridir diyebiliriz. Bir gezginin beklediği her şey Bakü’de mevcut. tarih çağları boyunca uzanan geçmişi ile kültür turizmine oldukça uygun olan Bakü, kendisini yalnızca bu alan ile sınırlamamaktadır. Asya kıtasının gece hayatı ile adını duyuran şehirlerine hepimiz az çok aşinayız. Bakü de bu şehirlerden bir tanesidir. Ancak bu şehirlere göre en büyük artısı ise güvenliktir. Çift olarak veya aileniz ile Bakü’ye rahatlıkla seyahat edip, hiçbir sorun ile karşılaşmadan kentin her yerine girip çıkabilirsiniz. Bu güvenli kimlik gece hayatına da aks etmiş durumda. 

Kültür turizmi ve eğlence hayatıyla öne çıkan Bakü, Hazar Denizi kıyısında konumlanmış olması sebebiyle yaz turizmi ile de adından söz ettirmektedir. Özellikle son 20 yılda bu alana fazlasıyla yatırım yapılmış ve kente gelen turistlerin aradıklarını rahatlıkla bulması sağlanmıştır. Dünya’nın en büyük göllerinden biri olan Hazar Denizi’nde yüzmek veya tekne ile keşfetmek isteyenler için Bakü en doğru seçenektir. Bütün bu aktivitelerin dışında Bakü’nün en çok iddialı olduğu alan sanat etkinlikleridir. Müzikten sinemaya, resimden halıcılığa kadar sanatın hemen her alanında Bakü muazzam seçeneklere sahip bir kenttir. Sanatın her türlüsüne meraklıyım diyorsanız Bakü’yü en yakın zamanda rotalarınızın bir köşesine eklemelisiniz.

Son olarak Bakü’nün mutlaka bahsetmemiz gereken bir yönü de gurme turizminde sahip olduğu iddiadır. Hem kendi mutfağının muhteşem lezzetleri hem de Dünya mutfağının her çeşit yemeğini Bakü’de açılmış restoranlarda bulabilirsiniz. Yeme içme turizmine meraklıysanız Bakü’ye uğramayı es geçmeyin deriz.

Azerbaycan Bakü'den Ne Alınır?

Bakü bir çok konuda olduğu gibi hediyelik eşya konusunda da Türkiye ile benzerlik göstermektedir. Şehre gidenlerin en çok tercih ettiği hediyelik eşyalar; magnet, cezve, bakır taslar ve benzeri ürünlerdir. Bakü’ye dair alınabilecek en güzel hediyelik eşya ise kilim ve halıdır. Halıcılık konusunda İran ile yarışan Azerbaycan bu konuda her geçen gün kendisini bir adım daha geliştirmektedir. El dokuması halılar bir nebze pahalı gibi görünse de Bakü’den alınabilecek en güzel hediyelerdir.

Bakü Gezisi İçin Kaç Gün Yeterlidir?

Ben Bakü gezisi yapmak için 5 günümü ayırmıştım fakat bu süre size biraz fazla gelebilir. Bundan birkaç yıl önce bu soruyu soruyor olsaydık cevap iki ya da üç gün olacaktır.  Ancak son yıllarda yaptıkları muazzam yatırımlar ile Azerbaycan Devleti, Bakü’yü tam bir turizm cennetine dönüştürmüş durumda. Bu nedenle şehrin gezilmesi için kaç gün yeterli olduğunun cevabı beklentiler ile sınırlandırılmış durumdadır. Bakü’nün tamamını görmek, kültürünü tanımak ve günlük yaşantısından parçalar hissetmek için minimum bir hafta gerekecektir. Ancak daha kısa sürelerde de gezilmesi olanakladır. Kentin kadim tarihi yapıları merkeze toplanmış durumda. Yalnızca bu bölgeyi gezmek ve turistik yerler ile sınırlı kalmayı düşünüyorsanız iki, üç gün yeterli olacaktır. Ancak Bakü’nün dış kısımlarında yer alan mimari yapıları, doğal güzellikleri ve Hazar Denizi üzerinde konumlanmış adaları da görmek istiyorsanız en azından iki güne daha ihtiyacınız var. Ve son olarak kültür turizmi dışında eğlence hayatına da temas etmek istiyorsanız bir kaç gün daha gözden çıkarmalısınız. Yani kısacası iki üç günde de keşfedebileceğiniz Bakü’yü tam anlamıyla doya doya gezmek istiyorsanız en ideal süre bir hafta olacaktır diye düşünüyoruz.

Azerbaycan Bakü’de Über Kullanımı

Bakü şehir merkezinden Bakü Havalimanı'na Über çağırarak gitmiştim. Şoföre beni havalimanı yakınında indirebileceğini polisle başının belaya girmemesi konusunda uyardım ama adam gülerek neden diye sordu. Meğer Azerbaycan'da über kullanımı resmiymiş. Hayatımda ilk defa yurt dışında über kullandığım için cahilliğimi bağışlayın derim:) 

"Azerbaycan Bakü Gezilecek Yerler" Hakkındaki Genel Yorumlar (0)

A
B
F
G
H
İ
K
M
R
S
T
U
A
B
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
P
R
S
Ş
T
Ü
V
Z