Yaz

Bütün Bilinen Ve Bilinmeyenleriyle Dolmabahçe Sarayı

calendar_today Eyl 27, 2017

Bütün Bilinen Ve Bilinmeyenleriyle Dolmabahçe Sarayı

Osmanlı imparatorluğundan miras kalan birçok tarihi yapı İstanbul’un turistik değerini bir kat daha artırmaktadır. Yabancı turistlerin sıklıkla ziyaret ettiği tarihi yapılardan biri olan Dolmabahçe Sarayı Osmanlı ve Avrupa’nın mimari özelliklerini bünyesinde barındıran en güzide saraylardan biridir.

Osmanlı döneminde birçok tarihi olaylara antlaşmalara tanık olmuş bir merkez konumundaydı. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk vefat ettiği tarih olan 10 Kasım 1938 tarihinde Dolmabahçe Sarayı’nda bulunmaktaydı. Bu durumdan ötürü de değerli bir saray olduğunu söyleyebiliriz. Osmanlı padişahlarından Sultan Abdülmecit döneminde inşaa ettirilen Dolmabahçe Sarayı’nın yapılış amaçlarından biri de Topkapı Sarayının Osmanlı’nın diplomatik işlerinin yürütülmesi hususunda yeterli olmamasıdır.

Sultan Abdülmecit, Topkapı Sarayı’nın diplomatik işlerin yürütülmesi konusundaki eksikliği gidermek adına Dolmabahçe Sarayını inşa ettirmeye karar vermiştir. 1843-1855 yılları arasında inşaa ettirilen bu sarayın mimarları Ermeni asıllı olan Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan’dır. İstanbul’a bir şaheser diken Ermeni asıllı bu baba ve oğul ne kadar iyi birer mimar olduklarını kanıtlamışlardır. Osmanlı hazinesini bir hayli zorlayan Dolmabahçe sarayı toplam 5 milyon altına mal olmuştur. O dönemde Osmanlı Devleti ekonomik açıdan pek iyi bir durumda olmamasına rağmen bu sarayın yapılmasına karar verilmiştir. Sultan Abdülmecit’ten sonraki padişah olan Sultan Abdülaziz yönetime geçtiği zaman sarayın ödenememiş borçları ve başka sebeplerden dolayı bozulan ekonomiyi düzeltmek adına çok uğraşır fakat Osmanlı Devleti o dönemlerde dağılma sürecine girdiğinden ve bir çok cephede savaş kaybettiğinden ekonomik açıdan toparlanamamış.

Dolmabahçe Sarayı İstanbul’un Beşiktaş semtinde 250.000 metrekarelik kocaman bir alanda, 600 m uzunluğunda bir mermer rıhtım üzerinde yapılır. Üsküdar semtinin karşı kıyısında yer alan bu saray aynı zamanda Boğaziçi’ne girişte sol tarafta yer alır. Saray 1855 yılında tamamlanmış olup, 1856 yılında Rus diplomatlarla birlikte resmi bir törenle açılışı yapılır. Sarayın resmi açılış töreni o dönemin resmi gazetesi olan Ceride-i Havadis gazetesinde yayınlanmış olup bu konuda halk ve diğer kesimlerde haberdar edilmiştir. Dolmabahçe Sarayı Osmanlı yönetiminin resmi işlerini rahatça yürütebilmesi adına inşa ettirilmesine karşılık 33 yıl boyunca bu saray yılda iki defa olmak üzere bayram törenlerinde kullanılmıştır. Osmanlının son padişahı Sultan Vahdettin ise Dolmabahçe Sarayını pek kullanmamış Yıldız Sarayı’ndan devleti yönetmeyi tercih etmiştir.

20. Yüzyılda Dolmabahçe Sarayı Ne Şekilde Kullanılmıştır?

Atatürk döneminde Dolmabahçe Sarayı başka ülkelerden gelen yabancı konukların ağırlanması için kullanılır. Bizzat Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ürdün Kralı Abdullah, İran Şahı Pehlevi, Irak Kralı Faysal, Afgan Kralı Amanullah ve özel olarak çağırılan İngiliz Kralı Edward, Yugoslav Kralı Alexandr bu sarayda ağırlanmıştır. Bu dönemde sarayla ilgili yaşanan sevindirici diğer bir durum ise gerek kültürel açıdan ve gerekse sanatsal açıdan sarayın kapılarının dışarıya açılması yani isteyen herkesin sarayı gezip görmesi mümkün kılınmıştır.

1932 yılında Dolmabahçe Sarayında İlk tarih kongresi düzenlenmiş olup, 1934 yılında da birinci ve ikinci Türk Dil Kurultayları toplanmıştır. Ayrıca bu kongreler dışında da birçok sanatsal ve kültürel etkinliklere ön ayak olan Dolmabahçe Sarayı birçok yönden kullanışlı olduğunu göstermiştir. Dolmabahçe Sarayını gezip görmeyen, tarihi hakkında en ufak bir fikre sahip olmayan ve tam olarak nerde olduğunu dahi bilmeyen kişiler bile ismini unutmamışlardır. Bu durumun sebebi daha öncede belirttiğimiz gibi ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat ettiği yerin Dolmabahçe Sarayı olmasıdır. Mustafa Kemal Atatürk vefat ettiği gün sarayın 71 numaralı odasındaydı ve oradan resmi törenle alınıp Ankara’ya Anıtkabir’e getirilir.

1927 yılından 1949 yılına kadar Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılan Dolmabahçe Sarayı Atatürk döneminden sonra Cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü tarafından kullanılmış olup, İstanbul’daki işleri yürütmek için genelde bu sarayda kalmayı tercih etmiştir. Tek partili dönem dediğimiz Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarda olduğu İsmet İnönü döneminden sonraki dönemde Dolmabahçe Sarayı, İstanbul’a gelen yabancı konukları ağırlamak, diplomatik ilişkileri yürütmek adına kullanıldığını söyleyebiliriz. Dolmabahçe Sarayı üç katlı olup, 285 oda, 43 salon ve dünyanın en büyük balo salonuna sahip bir saray olma özelliğini korumaktadır.

photo_library

Dolmabahçe Sarayı'nın Bölümleri Nelerdir?

1843 yılında temelleri atılan Dolmabahçe sarayı 250.000 metrekarelik muazzam alanıyla ana yapısı dışında toplam on altı bölümden oluşmaktadır. Bu on altı bölüm içinde eczaneler, değirmenler, hayvanlar için ahırlar, mutfaklar, Camhane, kuşluklar, dökümhane, tatlıhane gibi çeşitli amaçlar için kullanılan mekânlardan bazılarıdır. II. Abdülhamit döneminde bu bölümlere ek olarak yeni bölümler eklenmiştir. Bu bölümler Veliahd Dairesi, Saat Kulesi ve sarayın arka bahçesindeki Hareket Köşkleridir. Ermeni asıllı ünlü mimarlardan Garabet Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan tarafından yapılan Dolmabahçe Sarayının ana yapısı; Mabeyn-i Hümayun(Selamlık), Muayede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümayun olmak üzere üç bölümden oluşur.  Harem-i Hümayun isminden de anlaşılacağı üzere padişahın ailesiyle birlikte yaşadığı ve özel olarak nitelendirdiğimiz bölümdür. Mabey-i Hümayun devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı, diplomatik ilişkilerin diğer devletin ileri gelenleriyle tartışıldığı bölümdür. Muayede Salonu ise bu anlattığımız iki bölüm arasında kalan, padişahın devletin diğer üyeleriyle bayramlaşma törenlerinde kullandığı ve devlet işleriyle ilgili resmi törenlerin yapıldığı salondur. Dolmabahçe Sarayı, saydığımız tüm bu bölümlerle birlikte üç katlı bir şekilde yapılmıştır. Avrupai tarzı mimarinin Osmanlı tarzı çizgilerle yorumlandığı Osmanlı mimarisi için önemli tarihi yapılardan biridir. Sarayda kullanılan süslemeler Avrupai çizgileri barındırsa da sarayın odaları ve salonları göz önüne alındığı zaman geleneksel Türk evlerinin mimarisinin uygulandığı görülür.

Bu durum batı mimarisine hayranlığının olduğunu fakat yine de kendi geleneklerimize ne kadar bağlı olduğumuzu gösterir. Sarayın dış duvarları taş malzemeden, iç duvarları tuğladan ve döşemeleri ise ahşaptan yapılmış olup, ayrıca 1910- 1912 yılları arasında o zamanlar daha kimsenin evinde kalorifer sistemi yokken Dolmabahçe Sarayına bu yıllarda elektrik ve kalorifer sistemi uzman mühendisler tarafından yapılmıştır. Sarayın büyük bir kısmını kaplayan Harem- i Hümayun bölümü daha önceden de belirttiğimiz gibi padişahın eşleri ve çocuklarıyla birlikte yaşadığı kısımdır. Harem Bölümü Topkapı Sarayı’nda olduğu gibi saraydan ayrı bir şekilde yapılmamış tam tersine Dolmabahçe Sarayı’nda aynı yapı içinde yer almış özel bir bölüm olarak dizayn edilmiştir.

Dolmabahçe Sarayı'nın Günümüzdeki Durumu Nasıldır?

Günümüzde bu sarayın tüm bölümleri restore edilmiş durumda olup her çeşit sergi için halkı ziyaretine sunulmuştur.  Sarayın değerli eşyalarının sergilendiği Değerli Eşyalar Sergi Salonu, milli saraylar yıldız porselen koleksiyonlarının sergilendiği Hazine Sergi Binası, resim tabloları veya daha başka tabloların uzun bir süre ve bölümler halinde sergilendiği Sanat Galerisi, Mabeyn bölümünde bulunan Abdülmecid Efendi Kütüphanesi, Dolmabahçe Sarayı’nın günümüzde sergiler için kullanılan kısımlarıdır. Sarayın hemen giriş kısmında karşımıza çıkacak olan kısım Mefruşat dairesinde kültür-sanat etkinlikleri için tanıtım merkezi yer alır. Yine bu bölümde yer alan bir kitaplık bilimsel çalışmalar konusunda araştırmacılara kolaylık sağlamaktadır. Saat kulesi, Kuşluk, Harem ve Veliahd dairesinin bahçesinde ziyaretçiler için kafeler, hediyelik eşya reyonları ve Dolmabahçe Sarayının bölümlerini tanıtıcı kitaplar yer almaktadır.

"Bütün Bilinen Ve Bilinmeyenleriyle Dolmabahçe Sarayı" Hakkındaki Genel Yorumlar (0)

A
B
F
G
H
İ
K
M
R
S
T
U
A
B
Ç
D
E
F
G
H
I
İ
J
K
L
M
N
O
P
R
S
Ş
T
Ü
V
Z